ANKARA - Dünyada her yıl yüzde 99 u gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere 586 bin kadının, gebelik ve doğuma bağlı nedenlerden ötürü yaşamını yitirdiği belirtildi. Dünyadaki tüm doğumların yüzde 85 inin, tüm çocuk ve yeni doğan ölümlerinin yüzde 95 inin ve anne ölümlerinin yüzde 99 unun gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde olduğu ifade edildi.
Kavaklıdere Bayındır Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Doç. Dr. Kemal Göl, kadının, gebelik döneminde ve gebelikten sonra tıbbi açıdan özel bakıma ihtiyacı olduğunu, tıbbi kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Bu dönemlerde meydana gelen hastalıkların, geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceğini hatta anne ve bebek ölümüyle sonuçlanabileceğini ifade eden Göl, Ne yazık ki anne ölümlerinin tamamına yakını uygun tıbbi bakım ile önlenebilir ölümlerdir dedi.
Göl, Türkiye de dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde en önemli anne ölüm nedeninin, doğum sonu kanamalar, gebelikte yüksek tansiyon ve doğum sonu veya gebelik döneminde görülen enfeksiyonlar olduğuna dikkati çekti.
Her yıl yüzde 99 u gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere dünyada toplam 586 bin kadının, gebelik ve doğuma bağlı nedenlerden ötürü yaşamını yitirdiğini belirten Göl, Dünyadaki tüm doğumların yüzde 85 i, tüm çocuk ve yeni doğan ölümlerinin yüzde 95 i ve anne ölümlerinin yüzde 99 u gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde olmaktadır diye konuştu.
TÜRKİYE DE ÖLÜM ORANLARI DÜŞÜYOR
Göl, Türkiye de doğumların yaklaşık yüzde 15-20 sinin, gebenin başında hiçbir sağlık personeli olmadan uygunsuz şartlarda, evde geleneksel ebeler yardımıyla veya kendi başına yapıldığını, kayıtlara bile işlenemediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
Ülkemizde, bebek ölüm hızı binde 33 ve anne ölüm hızı ise yüz binde 25-30 dolaylarındadır. Hedef bu değerlerin 10 un altına düşürülmesidir. Anne ölüm hızının en yüksek olduğu bölge yüz binde 68.3 ile Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz olarak bulunmuştur. Anne ölüm hızının en düşük olduğu bölge ise yüz binde 12.4 ile Batı Anadolu dur. Bu oran kentlerde yüz binde 28.2 iken kırsal bölgelerde yüz binde 53.7 olarak hesaplanmıştır.(Ulusal anne Ölümleri Çalışması 2005)
TC Sağlık Bakanlığının yaptığı çeşitli çalışmalar ve kampanyalarla (aşı, ishal, güvenli annelik, yeni doğan resusitasyon programı vb) bu değerler çok yakın geçmişteki değerlerine oranla belirgin olarak düşmüştür. Bebek ölüm hızı 1978 de binde 43, anne ölüm hızı ise yüz binde 150 dolaylarından bugünkü değerlere düşmüştür.
SIK ARALIKLARLA DOĞUM YAPMAK ÖLÜM RİSKİNİ ARTIRIR
Göl, yaklaşık 1 sene gibi sık aralıklarla doğum yapmanın, 1-5 yaş arası çocuklarda ölüm riskini yüzde 70-80 oranında artırdığını belirterek, 18 yaşından genç doğum yapan annelerde de bebek doğum ağırlığının düştüğüne ve ölüm riskinin yüzde 24 arttığına dikkati çekti.
İlk doğum yaşının 18 e ertelenebilmesinin, bebek ölüm riskini yüzde 20-30 azaltacağını kaydeden Göl, Türkiye de 15 yaşında anne olanların tüm evli ve anne olan kadınlara oranının yüzde 1.8, 17 yaş için yüzde 8.8 ve 19 yaş için yüzde 23 olduğunu söyledi. Göl, bu oranın yüksek olduğunu belirterek, Oysaki 15-25 yaşlar arası doğumlarda anne ölüm riski 25-35 yaş arası doğumlara oranla 4 kat daha fazladır dedi.
DÜZENLİ GEBELİK TAKİBİ ŞART
Gebe takibinin yapılmadığı durumlarda, anne ölümlerinin engellenemediğini vurgulayan Göl, gebelik dönemindeki düzenli kontrollerle, hem bu dönemde hem loğusalık döneminde gelişebilecek komplikasyonların erken tanı ile tedavi edilebilineceğini kaydetti.
Göl, her kadının mümkün olduğunca gebe kalmayı planladığı anda (gebe kalmadan önce) bir sağlık kuruluşuna başvurması, gereken incelemeleri yaptırması gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu:
Anne ve bebek ölümlerinin makul düzeylere indirilebilmesi, takipsiz gebeliklere ve sağlık personeli yardımı olmadan yapılan doğumlara bağlı gelişebilen ölü doğumların, sakatlıkların, spastik bebeklerin, kalıcı problemlerin olmaması için her kadın gebe kalmadan 3 ay öncesinden başlamak kaydıyla gebelik süresince düzenli muayene olmalı ve doğumu mutlaka bir sağlık kuruluşunda yaptırılmalıdır. İlk gebelik yaşının 18 yaş üzerinde tutulabilmesi, gebelikler arası sürenin en az 2 yıl olması ve aile başına çocuk sayısının 2 veya 3 ile kısıtlanabilmesi (başka çocuk istemeyen ailelerde modern aile planlaması yöntemleri ile) ve sağlık personelinin bu hizmet hakkında motive edilebilmesi ile ülkemizde anne ve yeni doğan ölümleri, doğumlara bağlı gelişen sakatlıklar önemli oranda azalacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder