sağlıklı günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlıklı günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Kanserle Savaş Aç!


Sebze ve meyveler kanserle savaşan fito besinler yönünden oldukça zengin. Peki bu besinler en çok hangi meyve ve sebzelerde bulunuyor? İşte daha sık tükettiğimiz bildik kaynaklar ve sürpriz alternatifler…
Kanser Savaşçısı Süper Besinler
Beta karotein
*Havuç
*Kırmızıbiber, üzüm yaprağı, karahindiba
Lutein-zeaxantin
*Ispanak
*Maydanoz, karalahana, zeytin
Beta Cryptoxanthin
*Portakal
*Balkabağı, mandalina, papaya
Ellagic asit
*Çilek
*Ahududu, nar, ceviz
Resveratrol
*Kırmızı üzüm
*Ananas, yer fıstığı, böğürtlen

Sağlıklı kansersiz uzun ömürler.. :)

Kansere Karşı Edamame


 Japon restoranlarında karşımıza çıkan bu yeşil soya fasulyesinden evde de tüketmeye başlayabilirsiniz. Bir kase haşlanmış edamame, 11 gram protein ve 4 gram posa içeriyor. C vitamini, A vitamini, potasyum, demir ve magnezyumdan da oldukça zengin.
Bu kolay soyulan fasulyeler, günlük tüketmeniz gereken folik asit miktarının yüzde 100’ünü karşılıyor ki; bu sayede vücudunuz kırmızı kan hücreleri üretip, DNA hasarını engelleyerek kanser oluşumunu önlüyor.
B ve C grubu vitaminleri kan ile seyahat ederek idrar ile dışarı atılırlar. Vücutta tutulmazlar ve suda erime özelliğine sahiptirler. Bu nedenle B9 vitamini alımının sürekli yenilenmesi gerekir. Bir gün fazla yenip diğer günler yememek vücutta bozukluklara yol açar. B9 vitamininin özellikle bayanlar için ayrı bir önemi bulunmaktadır.

Folik asit
kanser ve kalp hastalığının bazı türlerine karşı koruyucu bir rol oynayabilir. Aynı zamanda bazı çalışmalarda kandaki folik asit düzeylerindeki bir azalmanın kadınlarda kolon kanseri riskini artırdığı yönünde bulgular vardır.

Sağlıklı günler, uzun ömürler, güçlü bünyeler efendim.. :)

Böbrek Hastaları İçin Umut Işığı Doğdu!..


Vücuttaki her türlü zararlı madde böbrek ve karaciğer sayesinde dışarı atılmaktadır.
Böbreğin birinci vazifesi, vücuda girmiş yabancı maddelerin atılmasını sağlamak. İkincisi, vücut sıvılarının hacmini ve bileşimini belirleyen, kan hacmini ve tansiyonu ayarlayan esas organ. Üçüncüsü, iç salgı bezi gibi de fonksiyon görüyor. Yani hormonal fonksiyonları da var. Mesela kan imalindeki temel madde böbreklerde yapılır. Kemiklerin olgunlaşması için gereken madde de. Böbrek fonksiyonları bozulunca kansız kalıyorsunuz. Kemiklerde zayıflama ortaya çıkıyor.
Ağır metallere maruz kalan, sigara içen kişilerde kronik böbrek hastalığı ve kanser riski daha yüksektir. İdrarından kan gelen biri dikkatli olmalı; hafife almamalı. Araştırılmalı, tedbiri elden bırakılmaması gerekir.
Doğa mucizevi bir şekilde şifa olacak bitkileri yetiştiriyor. Böbrek rahatsızlıklarında ebegümeci çok etkili bir bitkidir.
Böbrek ağrılarında mesane, böbrek, safra taşı ve kumunda içilirse böbrek taşlarını yerinden oynatır. Maydanozla beraber haşlanıp içildiğinde vücuttaki iltihapları giderir.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler efendim..

Diyabette Beslenme Desteği!


Her kişi farklı olduğu için diyabetli bireylerin diyetleri de yaşam şekillerine göre farklılık gerektirir. Diyabetliler için tek tip diyet örneği yoktur.
Beslenme planı hazırlanırken en önemli nokta aksi bir durum yoksa diyabetli kişinin normal vücut ağırlığına getirilmesi ve korunması olmalıdır.
Beslenme planı yeterli ve dengeli olacak şekilde hazırlandığında kan şekeri normal seviyelerde kalır.
 Sağlıklı Beslenmenin Altın Kuralları:
*Şeker ve şekerli yiyeceklerden sakınınız.
* Posalı yiyecekleri tercih ediniz.
*Glisemik indeksi düşük yiyecekleri tercih ediniz.
Her yiyeceğin, yemek sonrası kan şekerini yükseltme hızları farklıdır. Bu, yiyeceklerin, kan şekerini yükseltme hızlarına “glisemik indeks” adı verilir. Genellikle posalı yiyeceklerin glisemik indeksleri düşüktür. Kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur, kepekli ekmek, elma, armut, portakal gibi yiyeceklerin glisemik indeksleri düşük; beyaz ekmek, patates, pirinç, havuç, muz, kavun ve üzümün glisemik indeksleri ise yüksektir. Glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler, kan şekerini hızla yükseltirler.
*Önerilenden fazla miktarlarda protein almayınız.
*Az yağ tüketiniz ve uygun yağı seçiniz, kolesterollü yiyeceklerden sakınınız.
* Tuzu az tüketiniz. Bazı diyabetlilerin doğru vücut ağırlıklarını sağlayarak hipertansiyon ile ilgili rahatsızlıklarında iyileşme olduğu görülmüştür.
*Alkolü kullanıyorsanız kulanım miktarınızı mutlaka sınırlayınız.

Sağlıklı günler efendim.. ;)

Doğal Şifa Kaynağı:Üzüm Çekirdeği

İnsan vücudu tarafında sentezlenmeyen Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri üzüm çekirdeğinde bol miktarda bulunmaktadır. Omega yağ asitleri kalp hastalıklarında,tip 2 şeker hastalıklarında,prostat ve meme ve birçok kanser vakalarında, obezite de ve iltihaplı eklem romatizması gibi hastalıkların önlenmesinde, kandaki iyi kolesterol oranının yükseltilmesinde büyük rol oynar.
Bunun dışında üzüm çekirdeği, tespit edilmiş en güçlü antioksidandır. E vitamininden 50, C vitamininden 20 kat daha güçlüdür.Üzüm çekirdeği, antioksidan özelliği sayesinde insan vücudunda kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli havayla alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getirerek serbest radikallerin nötralize edilmesini sağlar.
100 gram üzüm besin değeri açısından 350 gram et ve 1.5 kilogram süte eş değer.Üstelik siyah üzüm hiç kolesterol içermiyor.Siyah üzüm, yağ asitleri, antioksidan özellikleriyle daha faydalı. Halkımız çekirdeksiz üzüm yerine çekirdekli üzümü tercih etmeli!
Üzüm Çekirdeğinden ilaç ta yapılmaktadır ve bu ilaçlar kanserli hücrelerin(kolon kanseri, pankreas, akciğer kanseri) tedavi edilmesinde önemli rol oynar.
Üzüm Çekirdeğinden hastalar da,sağlıklı insanlar da faydalanmalıdır.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler..

Acısıyla Tatlısıyla Biber

Biber: Acı ve tatlı çeşitleri olan, farklı renklerde sebze ve baharat olarak kullanılan bitkilerin genel adıdır. Biber, özellikle C vitamini açısından oldukça zengindir.
Biberin Faydaları ve Etkileri:
İştahı açar, mideyi kuvvetlendirir ve hazmı kolaylaştırır.
Romatizmaya iyi gelir.
Kanamaları önler.
Cinsel arzuyu arttırır.
Kırmızı biber, insanı ferehlatır ve nefes yollarını açar.
Bronşit ve grip gibi hastalıklarda faydalıdır.
Damar tıkanıklığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur.
Acı biber, İştah açar.
Akciğerleri temizler ve balgam söktürür.
Eklem iltihaplanması, diş ve boğaz ağrıları, romatizma, sindirim sistemi bozuklukları, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda faydalıdır.
Sağlıklı güler dileriz efednim..

Yulaf candır!

Ortaçağdan beri ilaç ve gıda olarak kullanılır.
Yulafta sabit yağ, azotlu maddeler ve karbonhidratlar bulunmaktadır. Haricen yulaf lapası çıbanları olgunlaştırmada kullanılır. %5’lik çayı idrar çoğaltıcı, müshil, kuvvet verici olarak kullanılır. Nekahat döneminde ve çocuklarda kuvvet verici olarak tercih edilir.
Yulaf unu çocuk maması yapımında, ilaç sanayinde kullanılır. İktidarsızlığı, mide ve bağırsak bozukluklarını gidermede yardımcı olurken, kandaki şekeri düşürmek için kullanılabilir.

Sağlıklı günler dileriz..

Şeker Hastalarının Dostu Yer Elması

Yer elması tam anlamıyla gerçek bir mineral deposudur.
Toprak altında patates gibi yumruları olan bir sebze bitkisidir. Besin maddesi olarak insülin ihtiva eder. Besin değeri patatese yakındır. Karbonhidrat miktarının düşük olması sebebiyle şeker hastalarının kullanabileceği iyi bir besin kaynağı olabilir. Süt arttırıcı ve safra döktürücü etkisinin yanı sıra kabızlığı gidermede de yardımcı bir besindir. Yer elmasının kökü haşlanarak yemeği yapılıp tüketilebilir.  

Sağlıklı günler dileriz..

Yeşil Çayın Faydaları Bitmyor..


Yapılan son bilimsel çalışmalarda, faydaları saymakla bitmeyen yeşil çaya yeni özellikler eklendi. Buna göre yeşil çay, tepeden tırnağa vücudun her hücresi için yararlı. Yeşil çay, ileri derecede anti-oksidan kapasitesiyle içeceklerin şahı sayılabilecek nitelikte. Özellikle güz mevsimine girdiğimiz şu günlerde, elimiz artık sıcak içeceklere doğru kayıyor. Sindirim problemleri yaşayanlar için yeşil çayın başka bir önemi var. Eldeki verilere göre yeşil çay tüketimi, sindirimi rahatlatıyor.
Çay, Asya menşeli küçük bir ağaç olan ‘camellia sinensis’ bitkisinin yeşil yapraklarından elde ediliyor. Beğenerek yudumladığımız siyah, yeşil ve oolong (beyaz) çayları aslında hep aynı bitkinin yaprakları. Çaylar toplandığı zaman yapraklar hemen oksitlenmeye başlıyor. Siyah çayda yaprakların tamamen okside olmasına izin veriliyor. Yeşil çayda, oksidasyon sürecine giren enzimler ısı yoluyla aktivitesini yitiriyor ve böylece kuruma sürecinde yapraklar yeşil kalıyor. Beyaz çaydaysa çay yaprakları ısıya tâbi tutulmadan evvel kısmen oksidasyona bırakılıyor.
Çay, beş bin yıldır insanlığa sağlık ve keyif sunan bir içecek. İlk olarak, Çinliler tarafından bulunmuş ve içilmiş, hatta uzun yıllar ilaç olarak kullanılmış. Doğru tüketildiğinde insan vücuduna büyük faydalar sağlıyor. Sudan sonra en çok tüketilen içecek çay, şeker veya sütle tercih edilmediğinde kilo kontrolü sağlıyor. Son yıllarda yeşil çay tüketimi artsa da ülkemizde en çok siyah çay içiliyor.
Obeziteye etkisi
Yeşil çayın içinde bulunan ‘epi-gallo-kateşin-3-gallat’ adlı öğenin vücuttaki yağ yakım hızını artırarak obeziteyle savaşmada rol oynayabileceği bildiriliyor. Günümüzde en popüler zayıflama yöntemleri arasında yeşil çay tüketmek geliyor. Araştırmacılar, yeşil çayla alınan kateşinin, sindirim sisteminde enzimlerin aktivitesini yavaşlatarak ve kalorilerin bağırsaklar tarafından emilimini azaltarak, kilo kaybını artıracağı üzerine yoğunlaşıyor. Bu yüzden yeşil çayın bir adı da “zayıflama çayı” olarak anılmakta.
Bağırsak hastalıklarına iyi geliyor
Cincinati Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, çayın anti-inflamatuvar etkisi incelendi. Kolit hastaları üzerinde yapılan incelemede yeşil çayda bulunan EGCG’nin kolite sebep olan inflamasyona engel olabileceği bulundu. Bununla birlikte araştırmacılar, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı üzerinde yaptıkları çalışmalarda, yeşil çayın rahatsız bağırsak sendromunda da etkili olduğu sonucuna ulaştı. Ayrıca bilimadamları, yeşil çayın bağırsak kanseri üzerindeki etkisini araştırmaya devam ediyor.
Amerika’da gerçekleştirilen çalışmalar, yeşil çayın yağ oksidasyonunu artırdığını ve insülin duyarlılığını dengelediğini de gösteriyor. Yağ oksidasyonunun artmasıyla, egzersiz yapıyormuş gibi, depo yağlar enerjiye çevrilerek yakılıyor ve özellikle karın bölgesi yağları azalıyor. Sonuçlar, yeşil çayın insülinin vücutta daha verimli görev yapmasını sağlayarak diyabet riskini azalttığını da gösteriyor. SAĞLIKLI GÜNLER, GÜÇLÜ BÜNYELER!

Melisa otu bir dünya!


Melisa Otu beyaz çiçekleriyle, ince ve yumuşak tüylerle kaplı olan yapraklarıyla, limon kokan, çok dallı ve otsu bir bitkidir. Oğul otu olarak da bilinir. Muhteviyatında uçucu yağ, tanen, acı madde, reçine ve müsilaj bulunmaktadır.
Melisa otu faydaları açısından baktığımızda, başlıcaları, sinirleri yatıştırıcı etkisi; baş ağrısını, migreni, baş dönmesini, kulak çınlamasını, uykusuzluğu giderici olması; sara ve sinir krizlerindeki olumlu etkisi sayılabilir..
Ayrıca depresyon belirtileri görülen kişilerdeki ferahlatıcı etkisi, bunun yanında melankoli, huzursuzluk ve iç sıkıntısını gidermesi olumlu sonuçlarından sayılabilir. Kan şekerini ve tansiyonu düşürdüğü, hıçkırığı kestiği halk arasında bilinegelmiştir. Soğuk algınlığı için ve nefes darlığı belirtileri görülen kişilerde oldukça faydalıdır. Mide ve bağırsak gazlarını ve ağrılarını gidermesi kadar, beyin damarlarını açması ve hafızayı güçlendirmesi çok önemlidir.
Melisa otunun yaprakları kurutulduktan sonra kaynamış suda demlenerek hazırlanan oğul otu,melisa çayı keyifle içilebilir. Melisa bitkisinin yapraklarından elde edilen melisa yağı da çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Ayrıca, melisa otu tazeyken ezilerek çıkarılan suyu da kullanılır. Kaynatılarak vücuda sürülürse ter kokusunu giderir.

Sağlıklı günler, güçl bünyeler efendimm.. ;)

Altınkökü(İpeka)’nın Nelere İyi Geldiğini Merak Ediyor musunuz?


Altın kökü ya da ipeka bitkisi daha çok ormanlık alanlarda bulunmaktadır. Yeşil yapraklı bir bitki türü olan ipeka içerdiği nişasta ve şeker nedeniyle, karbonhidrat içeriğine sahip olan bir bitkidir. Güveotu ya da Altın çiçek isimleri ile de bilinen ipeka, ortalama olarak 60 cm uzunluğundadır ve çoğunlukla sarı renkli olarak görülür. Çiçekleri ve kökleri oldukça şifalı bir bitki olan altın kökü (ipeka) içerisinde uçucu yağ da bulundurmaktadır.
Böbreklere faydalı olan altın kökü idrar söktürücü özelliği ve böbrekteki taşların dökülmesini sağlayan bir bitkidir. Romatizma ve eklem ağrılarının azalmasını sağlayan ve vücut direnci açısından da önemli bir bitki olan ipeka (altın kökü), çok tüketildiğinde, romatizma ya da ağrı şikayetleri artırabilir.
Altın kökü karbonhidrat barındıran bir bitki olduğundan, vücuda tokluk duygusu verir.
Özellikle vücut içerisinde oluşan iltihapların giderilmesini sağlayan ve son derece önemli bir bitki türü olan ipeka, kökleri ya da çiçekleri kaynatılarak içilebilir. Bronşit ve öksürük gibi problemlere da iyi gelen altın kökünün faydaları arasında, mideyi rahatlatması ve balgam söktürücü özellik sağlaması da yer alır.
Tahrip olan ya da yıpranan dokuların tekrar yapımına yardımcı olan altın kökü, az miktarda kullanıldığı takdirde, tatlandırıcı olarak görev yapar. Altın kökü bitkisinin yaprakları ya da kökü kaynatılarak içilebilir. Ancak, şifalı bitkilerin dozunda ve doğru şekilde kullanılması büyük önem taşımaktadır. Doğru şekilde ve kullanılması gereken miktarda tüketilmesi durumunda oldukça şifalı bir bitki olan altın kökü bitkisi, harici ya da dahili şekilde kullanım için hazırlanabilir.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler efendim.. :)

Zencefil..



Ünlü diyetisyen Ender Saraç, zencefilin olağanüstü yönlerini bizlere açıkladı. Saraç, zencefilin birçok derde deva olduğunu belirtti.

Soğuk algınlığı, nezle ve gribe karşı zencefil bu kış mutfaklarımızın vazgeçilmezi olacak.
Zencefil, kolesterolün düşmesine etkili olduğunu söyleyen Saraç, erkeklerde cinselliği güçlendirici bir özelliği olduğunu da belirtti. Ayrıca vücut direncini güçlendirdiği çok bilinen bir gerçek. Zencefil turşusu da, zayıflıktan şikayet edenlere oldukça faydalı.
Ender Saraç aynı zamanda, ıhlamurla birlikte zencefil çayının soğuk algınlığına oldukça faydalı olduğunu açıkladı.Saraç
“Toz zencefili bir baharat gibi yemeklerinize dökebilirsiniz. Taze zencefil çok güzel. Fiyatı uygun. Taze zencefili çok rahat bir şekilde evde yetiştirebilirsiniz. Zencefilin turşusunu yapabilirsiniz. İştahı az olan ve zayıf olup kilo almak isteyenler için zencefili iri parçalar halinde kırın, bolca limon koyun, kaya tuzu ve nohutla turşu yapın. İçine sarımsak da koyabilirsiniz.” şeklinde bizleri bilgilendirdi.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler efendim.. :)

Doğanın Hediyesi Antibiyotik Bitkiler!


20.Yüzyılın mucize şifası olarak tanıtılan olan antibiyotik, gereksiz yere ve yüksek dozlarda kullanıma bağlı direnç kazanan bakterilerle mücadelede yenilme aşamasına geldi. Doğal ya da bitkisel içerikli çözümlere başvurmanın tam zamanı!
Bilim adamları, dünya çapında önemli bir sağlık problemi olduğu söylenen antibiyotik kullanım sıklığı için hızla tedbir alınması gerektiğini belirtiyor. Kullanım sıklığında Avrupa’da ilk sırada yer alan Türkiye, risk altında olan ülkeler arasında gösteriliyor.
Prof. İbrahim Saraçoğlu’nun yaptığı çalışmalar sonucu kurusoğan, sarımsak ve pırasanın antibakteriyel (antibiyotik) ve ağrı kesici (analjezik) etkileri olan maddeler içerdiğini gördüğünü belirtti. Doğal antibiyotik güç, sarımsakta diğerlerinden daha fazladır.
Erişkin soğanın ağrı kesici etkisi ise maksimum düzeye çıkar. Aynı aileye (familya) ait bu üç sebze yetişkin evrelerinde kür olarak uygulandıklarında birbirlerinden tamamen farklı hastalıklara karşı direnç oluşturabilmektedirler. Ayrıca Pırasa, böbrekte oluşan litogen yapıya karşı etkili olurken, sarımsak ise vücudun bazı bölgelerinde oluşan plaklara karşı etkin rol oynayabilmektedir.
Prof. Saraçoğlu bizlere örnek bir kür de sunuyor. İltihaplı prostata bağlı ağrılara karşı bir hafta boyunca her gün iki öğün, sabah ve akşam ikişer adet orta boy kuru soğan preslenip yarım dilim ekmekle beraber tüketilir. Presleme esnasında çıkan soğanın suyunu ziyan etmeyiniz ve de kesinlikle tuzlamayınız. Soğanı presleme imkânı bulamıyorsanız, ağızda uzun uzun çiğneyerek beraberinde yarım dilim ekmekle beraber tüketebilirsiniz. Katı meyve sıkacakları, soğan suyunu çıkarmak için de mükemmel bir çözümdür. Kuru soğanın suda veya ateşte pişirilmeden çiğ olarak tüketilmesi gerekir.
Sağlıklı günler.. Mükemmel bünyeler..

Kış Aylarında Bağışıklığımızı Güçlendirecek Şifa Kaynağı Bitkiler


Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, mevsimsel hastalıklara karşı vücut direncimizi artıracak bitkisel önerilerde bulundu. İşte o öneriler..
Yeşilada hastalıklar karşısında vücudumuzun bağışıklığını güçlendirmek adına bitkilerden yararlanabileceğimizi ifade etti.
Prof. Dr. Erdem Yeşilada “Üst solunum yolu hastalıklarının en büyük savaşçıları olan ekinezya, ıhlamur, adaçayı ve zencefil ile bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz” diyor.
Yapılan araştırmalar ekinezya bitkisinin soğuk algınlığına karşı vücut direncini koruduğu ve üst teneffüs yollarını hastalıklara karşı kuvvetlendirdiğini gösteriyor. Ayrıca influenza, solunum sinsityal ve uçuk virüsü gibi hastalık nedenleriyle savaşta öldürücü etki uyandırdığı bilinmektedir. Ayrıca üst teneffüs yolları iltihabına karşı koruyucu olduğu tespit edilmiştir.
Halk arasında kış mevsimi geldiğinde soğuk algınlığına karşı en çok tercih edilen bitkinin ıhlamur olduğu bir gerçek. Prof. Yeşilada’nın yıllar önce yaptığı çalışmalarda, ıhlamurun ıiltihap giderici ve ağrı kesici etkisi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca boğaz tahrişini gideren etkisiyle de soğuk algınlığı şikayetlerinin azalttığı da belirlenmiştir.
Kışın mutfağımızdan ayırmayacağımız diğer bir bitki de adaçayıdır. Bu bitki farenjit, jinjivit(ağız ve boğaz iltihapları) durumlarında faydalıdır. Kaynatılmadan çayı yapılırsa ve gargara şeklinde tüketildiğinde faydalı olduğu bilinmektedir. Hatta güncel bir bilimsel araştırmada, ekinezya ve adaçayının birlikte kullanıldığı gargaranın, sentetik gargara dezenfektanından daha etkili olduğu anlaşılmıştır.

Sağlıklı günler efendim.. :)

Karayemiş: Ağaçtaki Şifa Kaynağı!



Her derdin devası karayemişte saklı. Karayemiş ne ola ki?
Kış mevsiminde yapraklarını dökmeyen ve boyu 7 metreye çıkabilen bir ağaçtır. Çiçekleri salkım halinde ve beyaz küçük şekilde açar. Görünümü kiraza benzeyen bir meyvedir. Ağırlıklı olarak Karadeniz’de yetişir.
Sinirleri yatıştırdığı ve kalp çarpıntısına iyi geldiği bilinmektedir. Bronşite faydalıdır, ayrıca nefes darlığı ve öksürüğü keser. Adet gecikmelerini gidermeye yardımcı olduğu da bilinen bir etkisidir. Cilt hastalıklarında; kanser, Alzheimer ve şeker hastalıklarının tedavisinde yardımcı olduğu bilinir. Spazm çözücü ve idrar söktürücüdür.

Üvez Diyabete Çare!


Şeker hastaları müjde gibi haber..
Üvezin meyveleri; şekerler (sorbos), malik asit, parasorbinik asit vitamin C ihtiva eder. Özellikle bir şeker olan sorbos, şeker hastaları rejimi için iyi bir tatlandırıcı olarak kullanılabilir.
Yaprakları ve meyveleri ishali kesmeye yardımcı olur. Ayrıca C vitamini bakımından zengin olan meyvelerinin; idrar söktürücü ve kadınlarda adet söktürücü özelliğine sahip olduğu bilinmektedir. Muşmulaya benzeyen üvez olgunlaştığı zaman yenir. Şurup ve ekstraları da kullanılabilir.
Sağlıklı günler!

Kuşburnu Adeta Bir Ecza Deposu


C vitamini yönünden en zengin meyvedir ve yüksek oranda mineral ihtiva eden çok besleyici bir besindir. 
Kuşburnu vücudun bağışıklık ve direncini arttırdığı çok bilinen bir gerçektir. Faydaları arasında göz sorunlarını gidermeye yardımcı olması, cinsel isteği arttırması, kanı temizlemesi, bağırsakları yumuşatması, sindirimi kolaylaştırması,idrar söktürücü olarak kabızlıkta yardımcı olması sayılabilir.
Ayrıca ishali keser, bağırsak kurtlarını düşürür ve kansere karşı koruyucudur. Kullananlar romatizma şikâyetlerini ve ağrılarını azalttığını bildirmiştir. Şeker hastalarının iyi bir dostudur, çünkü kandaki insülin miktarını ayarlamaya yardımcı olur.
Sağlık günler!

Kuzu Kulağı: Kapanmaz Yaraların Şifa Kaynağı!


Ekşi kulak ve ebem ekşisi diye de bilinen kuzu kulağı labadanın yabanisidir. Amansız yaralarda ve iltihap tedavisinde uygulanır.

Yaralarda kuzu kulağı lapa yapılarak yaraların üzerine uygulanır. Ağız içi yaralarında, kaynatılıp balla tatlandırılarak gargara yapılır.
Kuzu kulağı kaynatılıp balla tatlandırılarak içilirse ateş düşürücü şurup etkisi de bulunmaktadır.
Sağlıklı günler!