19 Temmuz 2014 Cumartesi

Mevsimsel Alerjiler İçin 7 Çözüm!

Bahar yılın ilham verici ve gençleştirici ayıdır. Fakat bazılarımız için ılık hava ve güneş o kadar da mutluluk verici olmaz. Çiçekler ve yeşillikler kimilerimiz için akan burun ve kaşınan gözler anlamına da gelebilir.
Bu zamanlarda size yardımcı olabilecek doğal ve basit tavsiyelerimiz:
1. Elma sirkesi alın
Bir bardak suya bir çorba kaşığı elma sirkesi koyup sabah kalkınca ve gece yatmadan önce için.
2. Sabahları ağzınızı ayurveda tekniği ile yağlayın
Susam veya Hindistan cevizi yağı kullanabilirsiniz. Sabah kalkınca 1/2 veya 1 kaşık yağı ağzınıza alıp 5-20 dakika arası tutun. Çok faydasını göreceksiniz.
3. Su için, sonra daha çok su için ve tekrar su için!
Ne kadar çok su içerseniz vücudunuz polenleri o kadar çabuk dışarı atar.
4. Her akşam banyo yapın
Saçınızda veya cildinizde kalmış polenler gece boyu sizi rahatsız edecektir o yüzden her akşam banyo yapın.
5. Eve gelince yeni temiz giysiler giyin
Dışarıdan eve her geldiğinizde üzerinizi değiştirin. Böylece giysilerinizdeki polenlerden kurtulun.
6. Nane çayı için
Nane çayı yatıştırıcı ve alerji ağrılarından rahatlatmak için lezzetli bir seçenektir. Anti-enflamatuar yararlarının yanı sıra, bir dekonjestan olarakta faydası vardır. Gevşemek ve gençleştirici bir uyku için yatmadan önce mükemmel bir seçimdir.
7. Isırganı deneyin
Bu bitkinin antihistaminik özelliklerinden faydalanmanın en kolay yolu tentür formunda kullanmaktır. Ama yapraklarını kuruttuysanız, çayını yapmak da faydalıdır. Tentür formu için, 3 saatte bir göz damlası olarak kullanabilirsiniz

Sağlıklı, güçlü bünyeli,  alerjisiz güner..

İsot: Mide Kanserinden Korur!


İsotun kelime anlamı eski Türkçe kökenli olup (ısı ve ot) anlamına gelen kelimelerin birleşiminden gelmektedir. Kırmızıbiberin rengi kararıncaya kadar kurutulması ve tekniğine uygun olarak öğütülmesiyle elde edilen pul biber türüdür.
Aşırı derece yakıcı acısı bulunmayan, bol miktarda glikoz içerdigi için (Alfatoksin) kanserojen madde içermeyen özelliklere sahip olması, Urfa isotunu diğer isotlardan ayıran en belirleyici özelliğidir.
Bibere karşı rahatsızlığı olan bazı insanların bile isota karşı aynı rahatsızlığı hissetmedikleri de tespit edilmiştir. İsotun acısı tat veren bir acıdır, ağzı yakmaktan ziyade hoş bir tat ve güzel bir koku verir. Ayrıca zengin bir vitamin içeriği vardır, özellikle C vitamini açısından çok zengindir ki bundan dolayı soğuk algınlığına da iyi geldiği bilinmektedir.
Güneydoğu’da kanser üzerine istatistiksel araştırmalar yapan Uzman Doktor Haluk Yeşilbağdan, Şanlıurfa’da mide kanserinin diğer kanser türlerine göre daha düşük oranda olduğunu ve bunun sebebinin isot tüketiminin fazla olmasından kaynaklandığını kaydetti.
Şanlıurfa isot tüketiminin fazla olmasından dolayı mide kanseri sıralamasında yedinci ve sekizinci sırada geliyor. Biz mide ve bağırsak problemi yaşayan hastalarımıza diyet verirken, biber ve biber ürünlerini kesinlikle yasaklamıyoruz. Gözlemlerimize göre isotun hiçbir hastalığa yan etkisi yoktur. Aksine antikanserojen bir yapısı bulunduğu için insan sağlığına gayet faydalı bir besin. Biz isotu sadece yüksek derece reflüsü ve hemoroidi bulunan hastalarımıza yasaklıyoruz” dedi. ( Uzman Dr. Haluk Yeşilbağdan)
Urfa ev isotunun farklı olmasının belli başlı nedenleri vardır, Fabrikada üretilen isot veya pul biberden farklı olarak üretilen ev isotu hem lezzet hem de görünüş olarak farklıdır. Peki ev isotunun bu kadar farklı olması nedeni nedir?
1- Biberler bir bir elle yarılır, sapı ve içindeki tohumları temizlenir.
2- Ev isotu fırında kurutulmaz, güneşin altında temiz beton zemin üzerinde kurutulur ve doğal yollarla terlemeye bırakılır.
3- Ev isotunun içeriğinde biber tohumu bulunmaz, çünkü temizlenirken ilk başta tohumlardan da temizlenir. Biberin tohumdan temizlenmesi çok önemlidir, aksi takdirde tohumun vereceği tat isotun gerçek tadını değiştirecektir.
4- Ev isotunun rengi ve tadı biberin doğal tadı ve rengidir, hiç bir renklendirici veya katkı maddesi içermez.
5- 1 kg Urfa biberinden maksimum 70 gr ev isotu çıkarılabilmektedir.
6- İsotun kararması için büyük poşetler içinde güneşin altında terletmeye bırakılır, fakat evde hazırlanmamış pul biber ve isotlar da bu yöntem farklıdır.
7- Biber kurutulma safhasında iken güneşin altına serilen biberin sadece dış kısmına zeytinyağı sürülür. Ev isotunda bu zorunlu bir işlemdir aksi takdirde isotun acısı rahatsızlık verir.

Sağlıklı, güçlü bünyeli, kansersin günler...

Kanserle Savaş Aç!


Sebze ve meyveler kanserle savaşan fito besinler yönünden oldukça zengin. Peki bu besinler en çok hangi meyve ve sebzelerde bulunuyor? İşte daha sık tükettiğimiz bildik kaynaklar ve sürpriz alternatifler…
Kanser Savaşçısı Süper Besinler
Beta karotein
*Havuç
*Kırmızıbiber, üzüm yaprağı, karahindiba
Lutein-zeaxantin
*Ispanak
*Maydanoz, karalahana, zeytin
Beta Cryptoxanthin
*Portakal
*Balkabağı, mandalina, papaya
Ellagic asit
*Çilek
*Ahududu, nar, ceviz
Resveratrol
*Kırmızı üzüm
*Ananas, yer fıstığı, böğürtlen

Sağlıklı kansersiz uzun ömürler.. :)

Kansere Karşı Edamame


 Japon restoranlarında karşımıza çıkan bu yeşil soya fasulyesinden evde de tüketmeye başlayabilirsiniz. Bir kase haşlanmış edamame, 11 gram protein ve 4 gram posa içeriyor. C vitamini, A vitamini, potasyum, demir ve magnezyumdan da oldukça zengin.
Bu kolay soyulan fasulyeler, günlük tüketmeniz gereken folik asit miktarının yüzde 100’ünü karşılıyor ki; bu sayede vücudunuz kırmızı kan hücreleri üretip, DNA hasarını engelleyerek kanser oluşumunu önlüyor.
B ve C grubu vitaminleri kan ile seyahat ederek idrar ile dışarı atılırlar. Vücutta tutulmazlar ve suda erime özelliğine sahiptirler. Bu nedenle B9 vitamini alımının sürekli yenilenmesi gerekir. Bir gün fazla yenip diğer günler yememek vücutta bozukluklara yol açar. B9 vitamininin özellikle bayanlar için ayrı bir önemi bulunmaktadır.

Folik asit
kanser ve kalp hastalığının bazı türlerine karşı koruyucu bir rol oynayabilir. Aynı zamanda bazı çalışmalarda kandaki folik asit düzeylerindeki bir azalmanın kadınlarda kolon kanseri riskini artırdığı yönünde bulgular vardır.

Sağlıklı günler, uzun ömürler, güçlü bünyeler efendim.. :)

Böbrek Hastaları İçin Umut Işığı Doğdu!..


Vücuttaki her türlü zararlı madde böbrek ve karaciğer sayesinde dışarı atılmaktadır.
Böbreğin birinci vazifesi, vücuda girmiş yabancı maddelerin atılmasını sağlamak. İkincisi, vücut sıvılarının hacmini ve bileşimini belirleyen, kan hacmini ve tansiyonu ayarlayan esas organ. Üçüncüsü, iç salgı bezi gibi de fonksiyon görüyor. Yani hormonal fonksiyonları da var. Mesela kan imalindeki temel madde böbreklerde yapılır. Kemiklerin olgunlaşması için gereken madde de. Böbrek fonksiyonları bozulunca kansız kalıyorsunuz. Kemiklerde zayıflama ortaya çıkıyor.
Ağır metallere maruz kalan, sigara içen kişilerde kronik böbrek hastalığı ve kanser riski daha yüksektir. İdrarından kan gelen biri dikkatli olmalı; hafife almamalı. Araştırılmalı, tedbiri elden bırakılmaması gerekir.
Doğa mucizevi bir şekilde şifa olacak bitkileri yetiştiriyor. Böbrek rahatsızlıklarında ebegümeci çok etkili bir bitkidir.
Böbrek ağrılarında mesane, böbrek, safra taşı ve kumunda içilirse böbrek taşlarını yerinden oynatır. Maydanozla beraber haşlanıp içildiğinde vücuttaki iltihapları giderir.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler efendim..

Diyabette Beslenme Desteği!


Her kişi farklı olduğu için diyabetli bireylerin diyetleri de yaşam şekillerine göre farklılık gerektirir. Diyabetliler için tek tip diyet örneği yoktur.
Beslenme planı hazırlanırken en önemli nokta aksi bir durum yoksa diyabetli kişinin normal vücut ağırlığına getirilmesi ve korunması olmalıdır.
Beslenme planı yeterli ve dengeli olacak şekilde hazırlandığında kan şekeri normal seviyelerde kalır.
 Sağlıklı Beslenmenin Altın Kuralları:
*Şeker ve şekerli yiyeceklerden sakınınız.
* Posalı yiyecekleri tercih ediniz.
*Glisemik indeksi düşük yiyecekleri tercih ediniz.
Her yiyeceğin, yemek sonrası kan şekerini yükseltme hızları farklıdır. Bu, yiyeceklerin, kan şekerini yükseltme hızlarına “glisemik indeks” adı verilir. Genellikle posalı yiyeceklerin glisemik indeksleri düşüktür. Kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur, kepekli ekmek, elma, armut, portakal gibi yiyeceklerin glisemik indeksleri düşük; beyaz ekmek, patates, pirinç, havuç, muz, kavun ve üzümün glisemik indeksleri ise yüksektir. Glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler, kan şekerini hızla yükseltirler.
*Önerilenden fazla miktarlarda protein almayınız.
*Az yağ tüketiniz ve uygun yağı seçiniz, kolesterollü yiyeceklerden sakınınız.
* Tuzu az tüketiniz. Bazı diyabetlilerin doğru vücut ağırlıklarını sağlayarak hipertansiyon ile ilgili rahatsızlıklarında iyileşme olduğu görülmüştür.
*Alkolü kullanıyorsanız kulanım miktarınızı mutlaka sınırlayınız.

Sağlıklı günler efendim.. ;)

Akciğer Kanserinden Sakınmak için..



Bazı bitkiler ve besinler taşıdıkları vitaminler ve antioksidanlar ile akciğer kanserinin oluşumuna ve diğer akciğer hastalıklarına karşı vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyorlar;
A vitamini: A vitamini ve bu vitaminin öncü maddesi olan beta karoten, yapılan bilimsel araştırmalarda sigara tiryakilerine 8 yıl boyunca günlük belirli bir dozda verilmiş, ve bu denek grubundaki akciğer kanseri vakaları normal tiryakilere nazaran bir hayli düşük oranda seyretmiştir. Bu bilimsel sonuç ile a vitaminin akciğer kanserine yakalanma riskini azalttığı ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan Ispanak, marul, lahana, brokoli, kavun, şeftali, havuç, kayısı, kırmızı ve yeşilbiber gibi yiyecekler, sebzeler ile a vitamini almak sağlığımız açısından son derece büyük faydaları olacaktır. Diğer yandan a vitamini ve beta karoten alımını sadece besinler yoluyla almanın şart olduğunu söylememiz gerekir. Vitamin hapları ile A vitamini veya beta karoten alımı bu noktada hiç bir fayda sağlamaz.
A vitamini ve beta karotenden zengin besinler şunlardır;
Yumurta sarısı
Karaciğer
Süt
Ispanak
Havuç
Yeşilbiber
Kayısı
Yeşil sebzeler
Domates
Portakal, greyfurt
E vitamini: E vitamininin de a vitamini gibi değişik kanser türlerinin ortaya çıkmasına engel olduğu ve özelde akciğer kanserine yakalanma riskini bir hayli düşürdüğü bilinmektedir. Sigaranın içerisinde bulunan ve kansere yol açabilen 4000 den fazla toksik maddenin etkisini azaltan ve bu zehirli maddelerin vücuttan atılmasını hızlandıran bir vitamin olan e vitamini bağışıklık sistemini güçlendiren bir vitamin çeşididir. Kadınlar üzerinde yapılan araştırmalarda e vitaminince zengin besinlerle beslenenen sigara tiryakisi kadınlarda göğüs kanserine yakalanma riskinin bir hayli düştüğü saptanmıştır.
E vitamini bakımından zengin bazı besinler şunlar:
Badem
Fındık
Dolmalık fıstık
Patlamış mısır
Tahin
Kabak çekirdeği
Dolmalık biber
Kıvırcık
Nane
Sivri biber
Kereviz yaprakları
Keçiboynuzu: 6 adet keçiboynuzu, 1 lt suda 5 dakika kaynatılır. Aç karnına içilir. 21 gün kullanılır. 6 ayda 1 defa kür olarak uygulanır. Kansızlık için de son derece faydalıdır.
Ebegümeci Çayı: Kaynar suyun içine bir miktar ebegümeci atılır ve 5 saat bekletilir. Aç karnına bu çay içilir. Kaynatılmaz, demlenerek tüketilir.
Ebegümecinin Faydaları:
* Sindirim sistemine iyi gelir.
* Akciğer kanserini önleyici özelliği vardır. Akciğerleri temizler.
* Balgam söktürücüdür.
* Sigarayı bırakan kişilerde, akciğerleri 70 günde temizler.

Doğal Şifa Kaynağı:Üzüm Çekirdeği

İnsan vücudu tarafında sentezlenmeyen Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri üzüm çekirdeğinde bol miktarda bulunmaktadır. Omega yağ asitleri kalp hastalıklarında,tip 2 şeker hastalıklarında,prostat ve meme ve birçok kanser vakalarında, obezite de ve iltihaplı eklem romatizması gibi hastalıkların önlenmesinde, kandaki iyi kolesterol oranının yükseltilmesinde büyük rol oynar.
Bunun dışında üzüm çekirdeği, tespit edilmiş en güçlü antioksidandır. E vitamininden 50, C vitamininden 20 kat daha güçlüdür.Üzüm çekirdeği, antioksidan özelliği sayesinde insan vücudunda kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli havayla alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getirerek serbest radikallerin nötralize edilmesini sağlar.
100 gram üzüm besin değeri açısından 350 gram et ve 1.5 kilogram süte eş değer.Üstelik siyah üzüm hiç kolesterol içermiyor.Siyah üzüm, yağ asitleri, antioksidan özellikleriyle daha faydalı. Halkımız çekirdeksiz üzüm yerine çekirdekli üzümü tercih etmeli!
Üzüm Çekirdeğinden ilaç ta yapılmaktadır ve bu ilaçlar kanserli hücrelerin(kolon kanseri, pankreas, akciğer kanseri) tedavi edilmesinde önemli rol oynar.
Üzüm Çekirdeğinden hastalar da,sağlıklı insanlar da faydalanmalıdır.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler..

Bitkisel Şifa: Enginar

Enginar Bitkisi: Yumru şeklinde çiçekleri olan ve 2 metreye kadar uzayabilen bir bitki olan Enginar, A ve C vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, demir, manganez ve fosfor mineralleri açısından zengindir.
Enginarın Faydaları:
Enginar karaciğer için çok faydalıdır; karaciğeri korur ve karaciğer hastalıklarının daha çabuk iyileşmesini sağlar.
Karaciğer, böbrek ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur ve böbrek kumlarını döker.
Sindirimi kolaylaştırır.
İdrar söktürücüdür.
Hücrelerin yıpranmasını engelleyerek yaşlanmanın etkilerini azaltır.
Sarılıkta faydalıdır.
Romatizma şikâyetlerini azaltır.
İshali keser.
Ter kokusunu giderir.
Ateş düşürücü ve iştah açıcıdır.
Kandaki şeker oranını ayarlar, kolesterolü düşürür.
Vücuda dinçlik verir.
Bedeni ve zihinsel yorgunluğu giderir.
Meme, rahim ağzı ve prostat kanserini önlemeye yardımcı olur.
Enginar kalbi ve damar sağlığını korumakta da etkilidir.

Acısıyla Tatlısıyla Biber

Biber: Acı ve tatlı çeşitleri olan, farklı renklerde sebze ve baharat olarak kullanılan bitkilerin genel adıdır. Biber, özellikle C vitamini açısından oldukça zengindir.
Biberin Faydaları ve Etkileri:
İştahı açar, mideyi kuvvetlendirir ve hazmı kolaylaştırır.
Romatizmaya iyi gelir.
Kanamaları önler.
Cinsel arzuyu arttırır.
Kırmızı biber, insanı ferehlatır ve nefes yollarını açar.
Bronşit ve grip gibi hastalıklarda faydalıdır.
Damar tıkanıklığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur.
Acı biber, İştah açar.
Akciğerleri temizler ve balgam söktürür.
Eklem iltihaplanması, diş ve boğaz ağrıları, romatizma, sindirim sistemi bozuklukları, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda faydalıdır.
Sağlıklı güler dileriz efednim..

Yulaf candır!

Ortaçağdan beri ilaç ve gıda olarak kullanılır.
Yulafta sabit yağ, azotlu maddeler ve karbonhidratlar bulunmaktadır. Haricen yulaf lapası çıbanları olgunlaştırmada kullanılır. %5’lik çayı idrar çoğaltıcı, müshil, kuvvet verici olarak kullanılır. Nekahat döneminde ve çocuklarda kuvvet verici olarak tercih edilir.
Yulaf unu çocuk maması yapımında, ilaç sanayinde kullanılır. İktidarsızlığı, mide ve bağırsak bozukluklarını gidermede yardımcı olurken, kandaki şekeri düşürmek için kullanılabilir.

Sağlıklı günler dileriz..

Şeker Hastalarının Dostu Yer Elması

Yer elması tam anlamıyla gerçek bir mineral deposudur.
Toprak altında patates gibi yumruları olan bir sebze bitkisidir. Besin maddesi olarak insülin ihtiva eder. Besin değeri patatese yakındır. Karbonhidrat miktarının düşük olması sebebiyle şeker hastalarının kullanabileceği iyi bir besin kaynağı olabilir. Süt arttırıcı ve safra döktürücü etkisinin yanı sıra kabızlığı gidermede de yardımcı bir besindir. Yer elmasının kökü haşlanarak yemeği yapılıp tüketilebilir.  

Sağlıklı günler dileriz..

Yeşil Çayın Faydaları Bitmyor..


Yapılan son bilimsel çalışmalarda, faydaları saymakla bitmeyen yeşil çaya yeni özellikler eklendi. Buna göre yeşil çay, tepeden tırnağa vücudun her hücresi için yararlı. Yeşil çay, ileri derecede anti-oksidan kapasitesiyle içeceklerin şahı sayılabilecek nitelikte. Özellikle güz mevsimine girdiğimiz şu günlerde, elimiz artık sıcak içeceklere doğru kayıyor. Sindirim problemleri yaşayanlar için yeşil çayın başka bir önemi var. Eldeki verilere göre yeşil çay tüketimi, sindirimi rahatlatıyor.
Çay, Asya menşeli küçük bir ağaç olan ‘camellia sinensis’ bitkisinin yeşil yapraklarından elde ediliyor. Beğenerek yudumladığımız siyah, yeşil ve oolong (beyaz) çayları aslında hep aynı bitkinin yaprakları. Çaylar toplandığı zaman yapraklar hemen oksitlenmeye başlıyor. Siyah çayda yaprakların tamamen okside olmasına izin veriliyor. Yeşil çayda, oksidasyon sürecine giren enzimler ısı yoluyla aktivitesini yitiriyor ve böylece kuruma sürecinde yapraklar yeşil kalıyor. Beyaz çaydaysa çay yaprakları ısıya tâbi tutulmadan evvel kısmen oksidasyona bırakılıyor.
Çay, beş bin yıldır insanlığa sağlık ve keyif sunan bir içecek. İlk olarak, Çinliler tarafından bulunmuş ve içilmiş, hatta uzun yıllar ilaç olarak kullanılmış. Doğru tüketildiğinde insan vücuduna büyük faydalar sağlıyor. Sudan sonra en çok tüketilen içecek çay, şeker veya sütle tercih edilmediğinde kilo kontrolü sağlıyor. Son yıllarda yeşil çay tüketimi artsa da ülkemizde en çok siyah çay içiliyor.
Obeziteye etkisi
Yeşil çayın içinde bulunan ‘epi-gallo-kateşin-3-gallat’ adlı öğenin vücuttaki yağ yakım hızını artırarak obeziteyle savaşmada rol oynayabileceği bildiriliyor. Günümüzde en popüler zayıflama yöntemleri arasında yeşil çay tüketmek geliyor. Araştırmacılar, yeşil çayla alınan kateşinin, sindirim sisteminde enzimlerin aktivitesini yavaşlatarak ve kalorilerin bağırsaklar tarafından emilimini azaltarak, kilo kaybını artıracağı üzerine yoğunlaşıyor. Bu yüzden yeşil çayın bir adı da “zayıflama çayı” olarak anılmakta.
Bağırsak hastalıklarına iyi geliyor
Cincinati Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, çayın anti-inflamatuvar etkisi incelendi. Kolit hastaları üzerinde yapılan incelemede yeşil çayda bulunan EGCG’nin kolite sebep olan inflamasyona engel olabileceği bulundu. Bununla birlikte araştırmacılar, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı üzerinde yaptıkları çalışmalarda, yeşil çayın rahatsız bağırsak sendromunda da etkili olduğu sonucuna ulaştı. Ayrıca bilimadamları, yeşil çayın bağırsak kanseri üzerindeki etkisini araştırmaya devam ediyor.
Amerika’da gerçekleştirilen çalışmalar, yeşil çayın yağ oksidasyonunu artırdığını ve insülin duyarlılığını dengelediğini de gösteriyor. Yağ oksidasyonunun artmasıyla, egzersiz yapıyormuş gibi, depo yağlar enerjiye çevrilerek yakılıyor ve özellikle karın bölgesi yağları azalıyor. Sonuçlar, yeşil çayın insülinin vücutta daha verimli görev yapmasını sağlayarak diyabet riskini azalttığını da gösteriyor. SAĞLIKLI GÜNLER, GÜÇLÜ BÜNYELER!

Melisa otu bir dünya!


Melisa Otu beyaz çiçekleriyle, ince ve yumuşak tüylerle kaplı olan yapraklarıyla, limon kokan, çok dallı ve otsu bir bitkidir. Oğul otu olarak da bilinir. Muhteviyatında uçucu yağ, tanen, acı madde, reçine ve müsilaj bulunmaktadır.
Melisa otu faydaları açısından baktığımızda, başlıcaları, sinirleri yatıştırıcı etkisi; baş ağrısını, migreni, baş dönmesini, kulak çınlamasını, uykusuzluğu giderici olması; sara ve sinir krizlerindeki olumlu etkisi sayılabilir..
Ayrıca depresyon belirtileri görülen kişilerdeki ferahlatıcı etkisi, bunun yanında melankoli, huzursuzluk ve iç sıkıntısını gidermesi olumlu sonuçlarından sayılabilir. Kan şekerini ve tansiyonu düşürdüğü, hıçkırığı kestiği halk arasında bilinegelmiştir. Soğuk algınlığı için ve nefes darlığı belirtileri görülen kişilerde oldukça faydalıdır. Mide ve bağırsak gazlarını ve ağrılarını gidermesi kadar, beyin damarlarını açması ve hafızayı güçlendirmesi çok önemlidir.
Melisa otunun yaprakları kurutulduktan sonra kaynamış suda demlenerek hazırlanan oğul otu,melisa çayı keyifle içilebilir. Melisa bitkisinin yapraklarından elde edilen melisa yağı da çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Ayrıca, melisa otu tazeyken ezilerek çıkarılan suyu da kullanılır. Kaynatılarak vücuda sürülürse ter kokusunu giderir.

Sağlıklı günler, güçl bünyeler efendimm.. ;)

Altınkökü(İpeka)’nın Nelere İyi Geldiğini Merak Ediyor musunuz?


Altın kökü ya da ipeka bitkisi daha çok ormanlık alanlarda bulunmaktadır. Yeşil yapraklı bir bitki türü olan ipeka içerdiği nişasta ve şeker nedeniyle, karbonhidrat içeriğine sahip olan bir bitkidir. Güveotu ya da Altın çiçek isimleri ile de bilinen ipeka, ortalama olarak 60 cm uzunluğundadır ve çoğunlukla sarı renkli olarak görülür. Çiçekleri ve kökleri oldukça şifalı bir bitki olan altın kökü (ipeka) içerisinde uçucu yağ da bulundurmaktadır.
Böbreklere faydalı olan altın kökü idrar söktürücü özelliği ve böbrekteki taşların dökülmesini sağlayan bir bitkidir. Romatizma ve eklem ağrılarının azalmasını sağlayan ve vücut direnci açısından da önemli bir bitki olan ipeka (altın kökü), çok tüketildiğinde, romatizma ya da ağrı şikayetleri artırabilir.
Altın kökü karbonhidrat barındıran bir bitki olduğundan, vücuda tokluk duygusu verir.
Özellikle vücut içerisinde oluşan iltihapların giderilmesini sağlayan ve son derece önemli bir bitki türü olan ipeka, kökleri ya da çiçekleri kaynatılarak içilebilir. Bronşit ve öksürük gibi problemlere da iyi gelen altın kökünün faydaları arasında, mideyi rahatlatması ve balgam söktürücü özellik sağlaması da yer alır.
Tahrip olan ya da yıpranan dokuların tekrar yapımına yardımcı olan altın kökü, az miktarda kullanıldığı takdirde, tatlandırıcı olarak görev yapar. Altın kökü bitkisinin yaprakları ya da kökü kaynatılarak içilebilir. Ancak, şifalı bitkilerin dozunda ve doğru şekilde kullanılması büyük önem taşımaktadır. Doğru şekilde ve kullanılması gereken miktarda tüketilmesi durumunda oldukça şifalı bir bitki olan altın kökü bitkisi, harici ya da dahili şekilde kullanım için hazırlanabilir.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler efendim.. :)

Zencefil..



Ünlü diyetisyen Ender Saraç, zencefilin olağanüstü yönlerini bizlere açıkladı. Saraç, zencefilin birçok derde deva olduğunu belirtti.

Soğuk algınlığı, nezle ve gribe karşı zencefil bu kış mutfaklarımızın vazgeçilmezi olacak.
Zencefil, kolesterolün düşmesine etkili olduğunu söyleyen Saraç, erkeklerde cinselliği güçlendirici bir özelliği olduğunu da belirtti. Ayrıca vücut direncini güçlendirdiği çok bilinen bir gerçek. Zencefil turşusu da, zayıflıktan şikayet edenlere oldukça faydalı.
Ender Saraç aynı zamanda, ıhlamurla birlikte zencefil çayının soğuk algınlığına oldukça faydalı olduğunu açıkladı.Saraç
“Toz zencefili bir baharat gibi yemeklerinize dökebilirsiniz. Taze zencefil çok güzel. Fiyatı uygun. Taze zencefili çok rahat bir şekilde evde yetiştirebilirsiniz. Zencefilin turşusunu yapabilirsiniz. İştahı az olan ve zayıf olup kilo almak isteyenler için zencefili iri parçalar halinde kırın, bolca limon koyun, kaya tuzu ve nohutla turşu yapın. İçine sarımsak da koyabilirsiniz.” şeklinde bizleri bilgilendirdi.

Sağlıklı günler, güçlü bünyeler efendim.. :)

Doğanın Hediyesi Antibiyotik Bitkiler!


20.Yüzyılın mucize şifası olarak tanıtılan olan antibiyotik, gereksiz yere ve yüksek dozlarda kullanıma bağlı direnç kazanan bakterilerle mücadelede yenilme aşamasına geldi. Doğal ya da bitkisel içerikli çözümlere başvurmanın tam zamanı!
Bilim adamları, dünya çapında önemli bir sağlık problemi olduğu söylenen antibiyotik kullanım sıklığı için hızla tedbir alınması gerektiğini belirtiyor. Kullanım sıklığında Avrupa’da ilk sırada yer alan Türkiye, risk altında olan ülkeler arasında gösteriliyor.
Prof. İbrahim Saraçoğlu’nun yaptığı çalışmalar sonucu kurusoğan, sarımsak ve pırasanın antibakteriyel (antibiyotik) ve ağrı kesici (analjezik) etkileri olan maddeler içerdiğini gördüğünü belirtti. Doğal antibiyotik güç, sarımsakta diğerlerinden daha fazladır.
Erişkin soğanın ağrı kesici etkisi ise maksimum düzeye çıkar. Aynı aileye (familya) ait bu üç sebze yetişkin evrelerinde kür olarak uygulandıklarında birbirlerinden tamamen farklı hastalıklara karşı direnç oluşturabilmektedirler. Ayrıca Pırasa, böbrekte oluşan litogen yapıya karşı etkili olurken, sarımsak ise vücudun bazı bölgelerinde oluşan plaklara karşı etkin rol oynayabilmektedir.
Prof. Saraçoğlu bizlere örnek bir kür de sunuyor. İltihaplı prostata bağlı ağrılara karşı bir hafta boyunca her gün iki öğün, sabah ve akşam ikişer adet orta boy kuru soğan preslenip yarım dilim ekmekle beraber tüketilir. Presleme esnasında çıkan soğanın suyunu ziyan etmeyiniz ve de kesinlikle tuzlamayınız. Soğanı presleme imkânı bulamıyorsanız, ağızda uzun uzun çiğneyerek beraberinde yarım dilim ekmekle beraber tüketebilirsiniz. Katı meyve sıkacakları, soğan suyunu çıkarmak için de mükemmel bir çözümdür. Kuru soğanın suda veya ateşte pişirilmeden çiğ olarak tüketilmesi gerekir.
Sağlıklı günler.. Mükemmel bünyeler..

Kış Aylarında Bağışıklığımızı Güçlendirecek Şifa Kaynağı Bitkiler


Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, mevsimsel hastalıklara karşı vücut direncimizi artıracak bitkisel önerilerde bulundu. İşte o öneriler..
Yeşilada hastalıklar karşısında vücudumuzun bağışıklığını güçlendirmek adına bitkilerden yararlanabileceğimizi ifade etti.
Prof. Dr. Erdem Yeşilada “Üst solunum yolu hastalıklarının en büyük savaşçıları olan ekinezya, ıhlamur, adaçayı ve zencefil ile bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz” diyor.
Yapılan araştırmalar ekinezya bitkisinin soğuk algınlığına karşı vücut direncini koruduğu ve üst teneffüs yollarını hastalıklara karşı kuvvetlendirdiğini gösteriyor. Ayrıca influenza, solunum sinsityal ve uçuk virüsü gibi hastalık nedenleriyle savaşta öldürücü etki uyandırdığı bilinmektedir. Ayrıca üst teneffüs yolları iltihabına karşı koruyucu olduğu tespit edilmiştir.
Halk arasında kış mevsimi geldiğinde soğuk algınlığına karşı en çok tercih edilen bitkinin ıhlamur olduğu bir gerçek. Prof. Yeşilada’nın yıllar önce yaptığı çalışmalarda, ıhlamurun ıiltihap giderici ve ağrı kesici etkisi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca boğaz tahrişini gideren etkisiyle de soğuk algınlığı şikayetlerinin azalttığı da belirlenmiştir.
Kışın mutfağımızdan ayırmayacağımız diğer bir bitki de adaçayıdır. Bu bitki farenjit, jinjivit(ağız ve boğaz iltihapları) durumlarında faydalıdır. Kaynatılmadan çayı yapılırsa ve gargara şeklinde tüketildiğinde faydalı olduğu bilinmektedir. Hatta güncel bir bilimsel araştırmada, ekinezya ve adaçayının birlikte kullanıldığı gargaranın, sentetik gargara dezenfektanından daha etkili olduğu anlaşılmıştır.

Sağlıklı günler efendim.. :)

Karayemiş: Ağaçtaki Şifa Kaynağı!



Her derdin devası karayemişte saklı. Karayemiş ne ola ki?
Kış mevsiminde yapraklarını dökmeyen ve boyu 7 metreye çıkabilen bir ağaçtır. Çiçekleri salkım halinde ve beyaz küçük şekilde açar. Görünümü kiraza benzeyen bir meyvedir. Ağırlıklı olarak Karadeniz’de yetişir.
Sinirleri yatıştırdığı ve kalp çarpıntısına iyi geldiği bilinmektedir. Bronşite faydalıdır, ayrıca nefes darlığı ve öksürüğü keser. Adet gecikmelerini gidermeye yardımcı olduğu da bilinen bir etkisidir. Cilt hastalıklarında; kanser, Alzheimer ve şeker hastalıklarının tedavisinde yardımcı olduğu bilinir. Spazm çözücü ve idrar söktürücüdür.

Üvez Diyabete Çare!


Şeker hastaları müjde gibi haber..
Üvezin meyveleri; şekerler (sorbos), malik asit, parasorbinik asit vitamin C ihtiva eder. Özellikle bir şeker olan sorbos, şeker hastaları rejimi için iyi bir tatlandırıcı olarak kullanılabilir.
Yaprakları ve meyveleri ishali kesmeye yardımcı olur. Ayrıca C vitamini bakımından zengin olan meyvelerinin; idrar söktürücü ve kadınlarda adet söktürücü özelliğine sahip olduğu bilinmektedir. Muşmulaya benzeyen üvez olgunlaştığı zaman yenir. Şurup ve ekstraları da kullanılabilir.
Sağlıklı günler!

Kuşburnu Adeta Bir Ecza Deposu


C vitamini yönünden en zengin meyvedir ve yüksek oranda mineral ihtiva eden çok besleyici bir besindir. 
Kuşburnu vücudun bağışıklık ve direncini arttırdığı çok bilinen bir gerçektir. Faydaları arasında göz sorunlarını gidermeye yardımcı olması, cinsel isteği arttırması, kanı temizlemesi, bağırsakları yumuşatması, sindirimi kolaylaştırması,idrar söktürücü olarak kabızlıkta yardımcı olması sayılabilir.
Ayrıca ishali keser, bağırsak kurtlarını düşürür ve kansere karşı koruyucudur. Kullananlar romatizma şikâyetlerini ve ağrılarını azalttığını bildirmiştir. Şeker hastalarının iyi bir dostudur, çünkü kandaki insülin miktarını ayarlamaya yardımcı olur.
Sağlık günler!

Kuzu Kulağı: Kapanmaz Yaraların Şifa Kaynağı!


Ekşi kulak ve ebem ekşisi diye de bilinen kuzu kulağı labadanın yabanisidir. Amansız yaralarda ve iltihap tedavisinde uygulanır.

Yaralarda kuzu kulağı lapa yapılarak yaraların üzerine uygulanır. Ağız içi yaralarında, kaynatılıp balla tatlandırılarak gargara yapılır.
Kuzu kulağı kaynatılıp balla tatlandırılarak içilirse ateş düşürücü şurup etkisi de bulunmaktadır.
Sağlıklı günler!

Bitkilerden Safra Kesesi İltihabına Şifa!



Birçoğumuz ya safra kesesi taşı ya da safra kesesi iltihabı nedeniyle doktora başvurmuşuzdur. Ancak bitkilerin doğal dünyası bizlere sonsuz tedavi seçeneklerini, hem de hiçbir yan tesir olmadan sunuyor.
Aşağıda da geleneksel yöntemlerle hazırlanmış ve safra kesesi iltihabı durumunda kullanabileceğimiz bir karışım mevcut.
* 2 ölçü hatmi kökü
* 1 ölçü ısırganotu
* 1 ölçü nane.
* 1 ölçü civanperçemi
* 1 ölçü pelinotu
Hazırlanışı ve Kullanımı:
Bitkiler ve kökler ölçülüp, ince ince kıyılır. Ardından iyice karıştırılır. Bir yemek kaşığı dolusu bitki akşamdan 1 bardak soğuk suya eklenir ertesi sabahsüzülür ve gün boyunca yudumlanarak içilir (gün boyunca 2 bardak da olabilir).
Karaturp özsuyu safrakesesi ve safra yolları iltihabını yatıştırabilir. Başlangıçta günde 100g taze sıkılmış karaturp özsuyu gün boyuna yayılarak yudumlanır ve kademeli olarak 300g’a kadar çıkarıldıktan sonra yine kademeli olarak 100g’a dönülür. Bu özsu kürü 14 gün içinde tamamlanır. Karaturp özsuyu her gün taze hazırlanır. Sağlıklı günler!

Sinir Sistemi Hastalıklarına Bitkisel Çözüm :Çuha Çiçeği


Çuha çiçeğinin bilinen faydaları saymakla bitmez, ancak burada bazılarını anmak istiyoruz. İştah açtığıi vücuda rahatlık verdiği, kramp çözüzü olduğu ve idrar söktürdüğü halk arasında bilinen belli başlı faydalarıdır.
Bu bitkiden elde edilen çuha çiçeği yağı bir çeşit sinir sistemi hastalığı olan, halk arasında sık sık “MS hastalığı nedir “sorusuna maruz kalan Multipl Skleroz (MS)’a karşı oldukça etkilidir. Zaten çuha çiçeği sinir sistemi hastalıklarında etkin bir bitkisel çözüm kaynağı olması açısından çok önemlidir.
Kökleri ve çiçekleri kurutulduktan sonra suda kaynatılarak kullanılabileceği gibi, taze yaprakları haşlanarak da tüketilebilir. Özellikle haşlaması sinirleri yatıştırır ve uyku getirir. Böbrek hastalıkları belirtileri görüülen hastalarda fayda göstermektedir. Köklerinin haşlanması sonucu oluşan sıvı taş düşürmede ve idrar söktürmede bire birdir.
Çuha çiçeğinin bilinen faydaları arasında baş ağrılarını dindirmesi ve migren şikayetlerini azaltması sayılabilir. Astım bronşit tedavisi gören hastalarda göğsü yumuşatarak ve öksürüğü keserek tedaviye destek vermektedir. Bu şekilde hastalarda astım bronşit belirtileri azalmaktadır.  Sağlıklı günler..

Defne Yaprağı Hem Tat Hem de Sağlık Kaynağı



Yapraklarını dökemeyen ve siyah kabuklu ağaç olarak bilinen defne ağacı, ülkemizde çoğunlukla Ege ve Akdeniz bölgelerinde bulunuyor. Genelde yemeklere lezzet vermek içi kullanılan defne yaprağı, bunun yanında bir çok tıbbi etkileride içinde barındırıyor.
Özellikle mayıs ve ekim ayında toplanan yaprakları daha faydalı oluyor. İşte defne yaprağının bilinmeyen faydaları; Kozmetik amaçlı çok faydalı olan defne yaprağı, elde edilen yağ ile antiseptik özellikliğe sahip
Defne yaprakları ile hazırlanan banyo bayanların adet öncesi gerginlik ve ağrılarına iyi gelirken, romatizma ağrılarını dindirmek içinde çok etkili. Defne yağı defne ağacının zeytine benzeyen meyvesinden çıkarılır ve bundan yapılan garlı sabun saç ve cilt sağlığı için kullanılır.
Romatizmal rahatsızlıklarda masaj yağı içerisinde lokal olarak kullanılır. Sedef ve egzemada kullanılan bitkisel kremlerin içinde de bulunur. Defne yağının spazm çözücü yangı ve ağrı giderici etkisi bulunur. Defne yağı Hatayda sabun yapımında kulanılır.
Defne sabunu saç diplerindeki gözenekleri açar ve saç dibi tahrişlerini onarırıcı etki gösterir. Defne yağlı sabun cilt güzelliği için kullanılır. Defne sabunu derideki gözenekleri açıp rahatlatır. Kuru cildi nemlendirir. Sağlıklı günler! :)

Sofralarımızın Şifa Kaynağı Misafiri:Baharatlar



Baharatlar bir dünya! Yurdumuzda da birçok kültürde olduğu gibi, kullanılan baharatlar, verdikleri aromalarla yemeklerin lezzetine lezzet kattıkları gibi, vücuda sağlık verirler.

Yemekler hangi baharatla daha çok lezzetlenir? Bahartlar neye iyi gelir İşte bu soruların cevabını Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger verdi ve baharatların faydalarını da anlattı.
Acı kırmızıbiber: İştah açan bir baharattır. Yapılan araştırmalarda metabolizmayı hızlandırıcı özellikte olduğu kanıtlanmıştır. 100 gramı 318 kalori içerir. Sıcak servis edilen yöre yemeklerine oldukça yakışır. Hem renk hem de acılık vermek için kullanılır.
Karabiber: Toz olarak tüketilebilir. Taze olanı da yoğun bir koku ve lezzet sunar. 100 gramı 255 kalori içerir. Baharlı ve acı bir tadı olan karabiber, hemen hemen her türlü yemekte kullanılabilir.
Kimyon: Ağırlıklı olarak Ortadoğu, Çin, Hint ve Meksika mutfağında tercih edilmekle birlikte Türk mutfağında da sıklıkla tercih edilir. Mide hastalıklarına iyi geldiği bilinir. Gaz giderici özelliği ile bilinir, bu nedenle gaz yapıcı özellikteki (kuru baklagiller, karnabahar vb. kükürtlü sebzeler) yemeklere ilave edilebilir. 100 gramı 375 kalori içerir. Köftelere, et yemeklerine ve bazı kuru baklagillerin (nohut, kuru fasulye gibi) bulunduğu yemeklere çok yakışır.

Gençlik elmada saklı!



Elmada hayat var..
Elma yediğinizde vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmiş ve rejimi bozmamış oluyoruz.
Elmanın yararlarını saymakla bitiremezsiniz. Günlük 1 adet elma ile gününüzü zinde ve sağlıklı kılmanız mümkün.
Elmanın başlıca yaraları şunlar:
55 kalorilik bir adet orta boy elma tatlı krizi ve zayıflama diyetleri için çok iyi bir alternatif oluşturur.   Özellikle kabuk ve kabuğa yakın kısımları C vitamini açısından oldukça zengin. Bu da hastalıklara karşı direncin artmasını sağlar. Antioksidan görevi görür, vücuttan kanser yapıcı öğeleri temizler
Kas ve sinir sisteminin düzgün çalışması için gereklidir.  Sağlıklı büyüme, gelişme ve hücre yenilenmesini sağlar. Cildi yaşlanmaya karşı korur. Kalp rahatsızlıklarına iyi gelir. Ayrıca tansiyonu dengeler.
• İdrar söktürücüdür ve çok iyi bir lif kaynağıdır. Kolesterolü düşürür ve kan şekerini dengede tutar. Romatizmal ağrılara iyi gelir ve mide rahatlatıcıdır.  Kansızlığın ve kabızlığı engellenmesine yardımcı olur.
Sağlıklı günler.. :)

Kadınlar Bu Gıdalarla Daha Sağlıklı Olacak



Bu gıdalar kadınlar için..
Yiyip içtiğimiz besinler ile sağlıklı kalmak arasındaki güçlü bağı hepimiz bilsek de iş uygulamaya gelince başarılı olamıyoruz.
Doğru seçilen besinler sağlıklı, fit,ve de genç kalmanın mümkün olduğunu söyleyen Diyetisyen Nilay Keçeci, sofralardan eksik edilmemesi gereken 9 süper gıda önerisi ve bunların faydalarını sıraladı:
Brokoli
Özellikle cilt sağlığı açısından olumlu etkisi olan brokoli, antioksidan özelliği ile cilt yenilenmesini hızlandırır ve yaşlanmayı geciktirir. Cildimizi esnek tutar, morarma ve çürümenin önüne geçer, kansere karşı korur. Akne oluşumunu önler, cilt kuruluğunu azaltır. Bunun yanında mide ve bağırsak sistemimizin düzenlenmesinde de olumlu etkileri vardır.
Havuç
A vitamini içeriği de yüksek olarak bilinen havuç, hem sinir sistemi hem göz hem de cildimiz için oldukça önemli bir gıdadır. Cilde parlaklık verir, nem kazanmasını sağlar ve yenilenmesine yardımcı olur. Kabızlığa iyi gelir, kalp dostudur ve iltihabik hastalıklarda etkilidir.
Kivi
Kivi hem vücudu mutluluk veren seratonin hormonunun salgılanmasına yardımcı olur hemde cildi güzelleştirir ve besler, kolestrerol düşürücü ve tansiyon düşürücü etkileri bulunmaktadır. C vitamini içeriği yüksek olan kivinin içeriği hücre DNA sını korur, kan şekeri regülasyonuna yardımcıdır
Düşük yağlı yoğurt
Yoğurtta bulunan faydalı bakteriler barsakları ve sindirim sistemini düzenliyor ve rahatlama sağlıyor. Bunun yanında kadınlarda mide ülseri ve vajina enfeksiyonu risklerini azaltıyor. Henüz kanıtlanmamış olmakla birlikte, haftada üç ila beş kez tüketilen az yağlı yoğurdun kadınlarda göğüs kanseri riskini azalttığı yolunda görüşler var.
Yağlı balıklar
Balıkların en faydalı yeri olan omega-3 yağ asitlerini haftada iki üç kez yiyerek almak mümkün. Somon, sardalye vb. gibi balık çeşitleri, hücre zarını güçlendirdikleri gibi, kalp hastalığı, hipertansiyon, depresyon, eklem ağrısı gibi rahatsızlıklara karşı korunmaya katkıda bulunuyorlar.
Fasulye
Protein ve lif açısından son derece zengin olan fasulyeyi haftada üç dört kez tüketmekte fayda var. Fasulye kalp krizi ve göğüs kanseri riskini azaltmakla kalmıyor ayrıca kadınlık hormonlarının dengeli ve istikrarlı olmasına da katkıda bulunuyor. Uluslararası kanser araştırmalarına yer veren International Journal of Cancer adlı bilimsel makale dergisi araştırmacıların fasulye türlerinin ve mercimeğin göğüs kanserini önleyici etkileri olabileceğine dair bazı çalışmalar bulunduğunu duyuruyor.
Tüm kırmızılar
Kadınların domates, kan portakalı ve karpuz gibi likopen zengini gıdaları haftada üç – beş kez tüketmeleri tavsiye ediliyor. Güçlü bir antioksidan olan likopenin erkeklerde prostat kanseri riskini azalttığı gibi, kadınlarda da meme kanseri riskini azalttığını ortaya koyan yeni araştırmalar var.
D vitamini ile takviye edilmiş az yağlı süt veya portakal suyu
Kadınların günde belirli miktarlarda D vitaminine ihtiyacı bulunuyor. Kalsiyumun kemiklere faydalı olabilmesi için barsaklardan emilmesi gerekiyor. D vitamini alımı kadınlarda kalsiyum kaybı nedeniyle kemik kırılmalarına kadar olumsuz sonuçlara yol açabilen osteoporozun yanı sıra şeker hastalığı, multipl skleroz (MS), göğüs, kolon ve yumurtalık kanseri risklerini de azaltıyor. Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar D vitaminin barsak ve yumurtalık kanserini önleme potansiyeli olduğunu ortaya koydu.
Çilek ve böğürtlen
Çilek, böğürtlen, kızılcık ve ahududu gibi meyveler aynı şarapta olduğu gibi anti kanserojen özelliklere sahip ve hücre onarıcı olduğu bilinen antokyan maddesini içerirler. Antokyanlar meme, mide ve bağırsak kanseri risklerini azaltan önemli antioksidanlar arasındadır. C vitamini ve folik asit açısından çok zengin olan bu meyveler, cildin yaşlanmaya karşı korunmasına da katkıda bulunuyorlar.
Sağlıklı günler hanımlar..

Kuru Kayısıyı Sakın Küçümsemeyin!



Kuru kayısı candır! A vitamini ve potasyum açısından zengin olan kuru kayısının işte en önemli 5 faydası…

Sindirim sorunlarına ve hazımsızlığa iyi gelir.Yemekten önce tüketilen 3 veya 5 adet kayısı sindirimi kolaylaştırır.
Raşitizm gibi kemik hastalıkların tedavisinde birebirdir.
İçerisinde bolca A vitamini bulundurmasından dolayı egzama, güneş yanığı yada soğukta tahriş
olan cilt için kuru kayısı önde gelir. Aynı zamanda içeriğinde bulunan potasyum sayesinde kalbin verimli çalışmasını sağlar.
Ve son olarak ta kemiklerin daha düzgün ve sağlam olmasında da önemli rol oynar..

Hindistan Cevizi: Vücudunuzun Dostu Yağ Asitlerinin Doğal Kaynağı

Yarım kâse dilimlenmiş Hindistan cevizinde neredeyse 4 gr. lif, 142 mg potasyum, 13 mg mağnezyum, 3 gr’dan daha az şeker ve en önemlisi 13 gr kadar yeryüzündeki en iyi kalp dostu ve yaşam destekleyici yağ asitleri mevcuttur.
Hindistan cevizinde bulunan yağ doymuş yağdır,ama bildiğimiz zararlı olan doymuş yağlardan degil. İçeriğindeki doymuş yağ zararlı değil tam tersine yararlıdır.
Hindistan cevizi aynı zamanda enfeksiyonlara karşı bire birdir.
Hindistan cevizi güçlü yag asitleriyle zengindir. Hindistan cevizindeki yağın yüzde ellisi laurik asittir. İnsan vücudunda laurik asit, monolaurine dönüşür ki bu madde temelde mikrop öldürücüdür. Bu da demek oluyor ki bu yağlar antibakteriyaldir.
Hindistan cevizinin faydası büyük.. Sağlıklı günler.. :)

Geven Otu Nedir? Ne işe yarar..

Size geven otunun saymakla bitmeyen faydalarından bahsedeceğim ama öncelikle gelin bu bitkiyi kısaca tanıyalım.
Baklagiller familyasından bir bitki olan gevenin Latince ismi Astragalus membranaceus’tur. Çok yıllık bir bitki olan geven beyaz-sarı çiçekli 5-10 cm. kadar büyüyebilen yapıdadır. Büyük sarı çiçekleri olan türü tıbbi amaçlı kullanılmaktadır. Bitki otlaklarda yetişir. Anavatanı Batı Asya, Çin, Tayvan ve Kore’dir. Antioksidan özelliği yüksek olan bitki bağışıklık sistemini uyarıcıdır ve ayrıca selenyum açısından çok zengindir.
Kan dolaşımı ve kalp fonksiyonlarını arttırdığı için kalp – damar hastalıklarında yararlıdır. Pıhtılaşmayı azaltır. İdrar söktürücü, idrarda protein birikmesini önleyici, prostat koruyucudur. Geven otu bağışıklığı güçlendirir, akciger ve dalak hastalıklarında kullanılır. Nefes darlığı,kan dolaşımı, ishal, halsizlik, terleme, iştahsızlık içinde kullanılmaktadır.
Geven otu kan şekerini dengeler, vücut iltihaplarını azaltır, hormon sistemini de düzenlediği görülmüştür. Hatta soğuk algınlığı ve grip şikayetlerini hafifletmek için tavsiye edilir. Kalp rahatsızlıkları, böbrek rahatsızlıkları, mide ülserleri rahatsızlıklarında şifa sağlar. Çeşitli allerjiler ve yaraları geçirir. Genel hazım sorunlarını yok eder.
Size geven otunun saymakla bitmeyen faydalarından bahsedettim.. Sağlıklı günler.. 

Kızılcık nedir, ne işe yarar?


Kızılcık, A, C vitaminleri ile karoten, tiamin, riboflavin, niasin, kalsiyum, magnezyum, fosfor, bakır, kükürt, demir ve iyot içerir ve vitamin ve mineraller bakımından oldukça zengindir.
Ayrıca güçlü antioksidan özelliği ile soğuk algınlığı, grip başta olmak üzere bağışıklık sistemi problemlerinde yardımcı olur ve bağışıklığı kuvvetlendirir. Bol miktarda lif içeriği ile sindirimi kolaylaştırır ve özellikle zayıflama diyetlerinde tokluk hissini arttırır.
Kızılcık hastalıklardan korunmamızı ve onlarla baş etmemizi sağlar. Vücudumuzdaki iltihaplanmayı önleyen, alerjileri azaltan, kan damarlarını güçlendiren muhteşem antioksidanlardır. Ateşli hastalıklarda ve menopozdaki ateş basmalarında çok rahatlatırlar. Kızılcık, gözlere de faydalıdır. Retinayı koruyarak görüşümüzün berrak olmasını sağlarlar. Zengin bir melatonin kaynağıdır; Beynimizde bulunan epifiz bezi, hava karardıktan sonra melatonin adı verilen bir hormon salgılar.
Kızılcık kanın pıhtılaşmasını artırır, çiğden hazırlanmış kızılcık suyu veya kaynatarak yapılan kızılcık şerbeti, kan pıhtılaşmasını düzenler. Özellikle şeker hastaları için yararlıdır. Kızılcık kabuğu ateş düşürücü ve güçlü bir ishal kesicidir.
Kızılcığı ihmal etmeyin..

Papaya Lezzetli Bir Meyve ve Tam Bir Oksidandır! Maşallah..


Papaya C vitamini yönünden zengin olduğu bilinmektedir.
Kalp-damar hastalıklarından ve kolon kanserinden koruyucu ve antioksidan olma özelliğiyle tanınır ve A ve E vitaminleri barındırırı. Düzenli yendiği takdirde kabızlığa, kanayan basur ve kronik ishale iyi gelir.
Papaya enerji veren bir besin olması sebebiyle büyümekte olan çocuklar, hamile ve emziren bayanlar için mükemmel bir kuvvet deposudur. Papaya’nın eski çağlardan beri bilinen inanılmaz bir özelliği daha vardır. Sindirimi en kolay meyvelerden biri olmasının yanı sıra diğer besinlerin kolayca sindirilmesine de katkıda bulunur. Papaya suyu sivilce ve siğillere kullanılabilir.
Papaya, papaya.. Ah papaya..

Kamkat Meyvesi nedir? Ne işe yarar..

Kamkat Meyvesi Tam Bir Şifa Deposudur..

Diyetisyenler, kabuğuyla birlikte yenilen tek narenciye çeşidi olan kamkatın, sağlık açısından oldukça faydalı bir besin olduğunu belirtiyorlar .
Kamkat, özellikle tansiyon ve kolesterol düşürmede birebir etkili bir meyve.
Kamkatın portakal, mandalina ve limon familyasından olan bir meyve olduğunu söyleyen Uzman Diyetisyen Serkan Tutar şunları söyledi:
“Bu meyve grubundan olsa da kabuğu ile tüketmeniz daha önemlidir. Kokusu hepimizin sevdiği bergamotunu andırmaktadır. Özellikle tatlı ihtiyacını bastıran meyvelerden biridir.
C vitamini içeriği yüksek olan kamkat güçlü bir antioksidandır. Bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeni ile hastalıklara karşı vücudunuzu koruyucu etkisi bulunmaktadır.
Kabuğu ile birlikte tüketilmesi enfeksiyonlara karşı vücudunuzun güçsüz kalmasını ve hasta olmanızı engeller. A vitamini içeriğinin yüksek olmasının yanı sıra B1, B2 ve B3 vitamini içeriği de yüksektir. Bu vitaminlerin yüksek olmasının sinir sisteminizin düzenli çalışmasına katkısı vardır.
Kalsiyum içeriği yüksek olan kamkat, kemik ve diş sağlığı içinde önemli bir meyvedir. Yüksek kolesterolü olan kişiler için düzenli tüketilmesi önerilir. Bu şekilde kolesterolünüzde uzun süreli düşüşler yaşarsınız. Aynı şekilde tansiyon problemi olan bireyler için de tüketilmelidir.

Değişik bir aroması olması nedeni ile reçel ve marmelat olarak tüketilebilir. Ayrıca meyve suyu ve sos olarak da tüketilmektedir. Kabuğu ile birlikte salatalarınıza da doğraya bilirsiniz.”

Metabolizmayı Hızlandırmak İçin Dereotu Tüketin! İhmal etmeyin!

İnsan sağlığına fazlasıyla faydalı olan dereotu, metabolizmayı hızlandırarak ödem atmamızı kolaylaştırır.
Dereotu, kilo kaybını hızlandıran ve bu dönemde kullanılması sıklıkla önerilen bir bitkidir.
Dereotu,maydanozgiller ailesinden ve koyu yeşil ipliksi yaprakları olan kokulu bir bitkidir. Nemli toprakları sever ve çoğunlukla sonbaharda toplanır. Tat ve aroma vermesi için salata veyemeklerde kullanılır.Özellikle Türk mutfağında önemli bir yeri olan tarhana çorbası ve cacık bu yemeklerin başında gelir.
Dereotu ayrıca sağlığa da oldukça yararlı bir bitkidir;sindirimi kolaylaştırır, ağız kokusunu giderir, uykuyu düzenler,sinir zafiyetini giderir. Aynı zamanda çocuklarda oluşan kolik ağrılarına iyi gelir ve anne sütünü çoğaltır. Ancak hamilelik döneminde kullanılmaması gerekir,aybaşı kanamalarını artırdığı gibi gebelerde düşüğe neden olabilir.
Tüm bu faydaların yanında dereotunun önemli bir diğer özelliği de kilo verme süreci ve tiroid hormonları üzerindeki olumlu etkisidir.Dereotu tiroidnodüllerinin ufalmasını sağlar, ayrıca tiroid üzerindeki dengeleyici etkisi ilehipotiroid(tiroidin yavaş çalışması) veya hipertiroid (tiroidin hızlı çalışması) üzerinde olumlu etki gösterir.Kilo durumu tiroid ile bağlantılı olabildiğinden, tüm bunlara bağlı olarak dereotu kilo kontrolünde de oldukça etkilidir. Aynı zamanda ödem sökücü özelliğiyle vücuttaki fazla suyun atılmasını da sağlar.Antiseptik özelliği ile ishalintedavisine yardımcı olur, kalsiyum yönünden oldukça zengindir ve kansere karşı koruyucu etkisi vardır.
 Dereotu candır! CAN!

Yeşil Çay Ömrü Uzatıyor!


Yeşil çay mı? Araştırmalar çay çeşitlerinin sağlığa faydalarını her geçen gün ikiye katlamaktadır..
40.000 Japon üzerinde yapılan 10 yıllık bir araştırmada, günde 3-4 bardak yeşil çay içen yetişkinlerde erken ölüm riskinin % 26 oranında azaldığı kaydedildi. Yeşil çay kanser riskini azaltır. Yeşil çay, C vitamininden 100 misli daha etkili ve E vitamininden 25 misli daha iyidir. Bu durum kansere bağlı olduğuna inanılan hücrelerin korunmasına yardım eder. Yeşil çay, kolesterol seviyesini düşürerek, kalp hastalığına ve felce karşı koruyucu olur. Kalp krizinden sonra bile, hücre ölümlerini önler ve kalp hücrelerinin geri kazanılmasını hızlandırır. Yeşil çay, serbest radikallere karşı savaşan Polyfenol adlı bir antioksdan içerir. Bunun anlamı, yaşlanmaya karşı savaşmada ve uzun ömürlü olmayı desteklemede yardımcı olur.
Yeşil çay yağları yakar ve metabolizma hızına doğal olarak destek sağlar. Bir günde 70 kaloriye kadar yakar. Bunun anlamı 1 yılda 3-4 kg zayıflama demektir. Yeşil çaydaki antioksidan, kırışma ve cilt yaşlanmasına neden olan serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı cildi korur. Yeşil çay ayrıca cilt kanserine karşı savaşa da yardımcı olur.
Yeşil çay, romatoid artrit riskine karşı koruma ve azalma sağlar. Yeşil çay, kıkırdak dokuyu tahrip eden enzimi bloke ederek, bu dokuyu koruyarak sağlığınıza faydalı olur.

Yoğurtla Kansere Karşı Korunurken Zayıflayın! Harika...

Yoğurtla zayıflamak hayal değil..
Yoğurt içeriğindeki kalsiyum ve fosfor sayesinde diş dostudur. Sağlıklı dişler için yoğurt tüketiminizi artırın.
Ayrıca yoğurttaki proteinin cildin gençliği ve güzelliği için de faydalı olduğunu unutmayın. Bağışıklık sistemini güçlendiren, vücudu kanserden, mide ve bağırsak hastalıklarından koruyan, kemiklerin güçlenmesi açısından da çok önemli olan yoğurdu yağsız olarak tüketmek kilo kontrolünde size yardımcı olacak.
Yoğurtla cildiniz için faydalı maskeler hazırlayabilirsiniz. Cildiniz kuru ise yağlı, aksi takdirde düşük yağlı bir yoğurt tercih edin. Önce yüzünüzü ılık su ve hafif bir temizleyici ile yıkayın. Ardından yüzünüzü güzelce kurulayın ve parmaklarınızla yoğurdu yüzünüze yayın. Yoğurdu masaj yaparak tüm yüzünüze yayın ve ince bir tabaka haline getirin. Bu maskeyi 15-20 dakika kadar yüzünüzde beklettikten sonra nazikçe yıkayın ve bunu 3-4 günde bir tekrarlayın.
Başarılar..

Ağız kokusundan kurtulun!



Ağız kokusu tam bir baş belasıdır.. Ağız kokusu çoğunlukla ağız ve diş hastalıkları kaynaklı bir sorundur. Diş çürüğü, dişeti hastalığı, hatalı yapılmış ya da eskimiş, kırılmış dolgu ve protezler, diş ve dişeti apseleri, sigara kullanımı, ağız bakımının ihmali, ağız kuruluğu (Ağızdan solunum, bazı ilaçlar, tükürük bezi hastalıkları kökenli kuruluk) bunlardan bazılarıdır.
Ağız Kokusunun Başka Faktörleri de Bulunmaktadır
Sinüs, akciğer, boğaz enfeksiyonları,
Gastrit ve ülser gibi sindirim sistemi hastalıkları
Karaciğer ve böbrekteki bazı bozukluklar
Metabolizma bozuklukları
Şeker hastalığı (Diyabet)
Diş eti kanaması da yüksek oranda ağız-diş sağlığının bozulması ile bağlantılı bir sorundur.
Öncelikle ağız kokusunun sebebini bilmek gerekir. Ama ağız hijyeni çok önemlidir. Ağız ve diş temizliği ile birlikte ağızdaki bu kötü kokuyu bazı besinlerle veya yiyeceklerle yok edebiliriz.
*2-3 Taze maydanoz yaprakları iyice çiğnenerek yutulursa 2-3 saat kadar ağız kokusunu yok eder. Güncel hayatta pratik bir uygulama olarak kullanılabilir.
* Dereotu tohumundan birkaç tane ağzınıza alın ve çiğneyin, nefesiniz mis gibi kokacaktır.
Hamilelerin dereotunu sürekli olarak tüketmeleri sakıncalıdır. Yarım litre suya birkaç çay kaşığı dereotu yaprağı veya dövülmüş tohum koyun kaynatıp için.
* Yemeklerden sonra karanfil çiğneyin, karanfilin yağıda anti bakteriyel olduğu için, karanfili ağzınızda uzun süre tutabilirsiniz.
* Ağzınızı her gün bir kaç kez ada çayı ile gargara yapın, bu ağızdaki yaralara ve nefesinizdeki pis kokulara iyi gelecektir. Nane ve maydanozda olduğu gibi adaçayı da nefes tazeleme özelliğine sahiptir.
* Ağız kokusu problemine nane çayı en etkili çözümdür.
* Her yemeğe tarçın konulmaz onun için tarçını koyabileceğiniz her yiyeceğe koyun ve içeceklerinizde de kullanın, zira tarçın ağızdaki bakterilerle çok iyi savaşır. Bulabilirseniz tarçınlı ve şekersiz sakızlardan çiğneyebilirsiniz.

Ağız Kokusuna Anasonlu Çözüm!

Anason önemlidir ya.. Anason tüm dünyada özellikle sindirim sorunları için geniş çapta kullanılan bir bitkidir. Yemeklerden sonra içilen anason çayı sindirime yardımcı olarak hazımsızlığı ve şişkinliği giderir. Geleneksel olarak öksürüğün tedavisinde ve ağız kokusuna karşı kullanılır. Ağız hijyenini sağlamak için gargara suyu hazırlanabilir.
Anason yağı saçlarda bitlenmeye karşı etkilidir ve tarihte bu özelliği ile pek çok farklı kültürde kullanılmıştır. Bağırsak iltihabının tedavisinde anason yağı oldukça etkilidir.
Etkili bir balgam söktürücüdür
Boğaz ağrılarını hafifletir
Akciğerleri rahatlatır
Soğuk algınlığının daha çabuk geçmesini sağlar
Sinüzite iyi gelir
Bronşit tedavisinde kullanılır
Kolik tedavisine yardımcı olur
Şişkinliği azaltır
Hazımsızlığa iyi gelir
Hıçkırıktan kurtulmak için kullanılır
Anason Çayı Nasıl Hazırlanır?
Anason çayını bitkinin taze ya da kurutulmuş yaprakları ile tohumlarından hazırlayabilirsiniz. Bir bardak anason çayı için 1 çay kaşığı kurutulmuş anason yaprağı veya 3 çay kaşığı taze yaprak yeterlidir. Kaynamış suya bu miktarlarda anasonu atarak ateşi kapatın ve çayın 5-10 dakika demlenmesini bekleyin. Eğer çayı kurutulmuş anason tohumlarından yapacaksanız 1 çay kaşığı tohumu havanda iyice ezdikten sonra suya atın ve demlenmesini bekleyin. Uyku verdiği için yatağa girmeden önce içilmesi tavsiye edilir.
Anasonun Yan Etkileri
Anasonun yan etkileri konusunda bilimsel araştırma bulunamamasına karşın genel olarak tüketilmesi güvenli bir bitki olarak kabul edilmektedir. Yine de yüksek tansiyonu bulunan hastaların, hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınların anason çayı veya yağı kullanması tavsiye edilmez.


Dişeti Kanamasını Ciddiye Alın.. Onlar sizi ciddiye alıyor..


Dişeti kanaması çoğunlukla ağız diş sağlığı ile ilgili bir sorun olmakla birlikte bazen önemli bir sistemik hastalığın ağız içi belirtisi olarak ortaya çıkabilir.
*Dişeti kanamasına burun kanaması da eşlik ediyorsa,
*Diş çürüğüne eğilim arttıysa,
*Yorgunluk, halsizlik ve solunum güçlüğünden şikayetçi iseniz,
*Ciddi bir kansızlık sorunu varsa,
Bu belirtilerin yanı sıra özellikle bacaklarınızda kemik ağrısı, karında şişlik, bulantı, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı söz konusu ise; bir tür lösemi (kanser) söz konusu olabilir.
*Kızarık, ağrılı ve kanamalı dişetiniz gri bir zarla kaplı ise, konuşurken bile acı duyuyorsanız, aşırı tükürük salgısı söz konusu ise; stres ve ağız hijyenine dikkat etmemekten, beslenme bozukluğu veya sigaradan kaynaklanan vincent enfeksiyonu hastalığınız olabilir.
Dişeti hastalığının; kalp hastalığı, kalp krizi, romatizma, şeker hastalığı ve böbrek yetmezliği ile doğrudan ilişkili olduğu doğrudan kanıtlanmıştır.
Tükürüğün koruyucu etki göstermesi ancak fırçalanmış diş yüzeylerine doğrudan temas etmesi halinde mümkündür. Diş taşı ile kaplı bir ağızda yapılan fırçalama işlemi amaca ulaşamamaktadır. Kişi ağız bakımı yaptığını sanırken, dişlere ulaşılamadığı için çabası yetersiz kalmaktadır.
Günde en az 2 kez her yemekten sonra olmak üzere, dişlerinizi fırçalayınız. Özellikle yemekten sonra şekersiz sakız çiğneyiniz, koruyucu etkisi de buna bağlı olarak çoğalır. İki diş arasındaki bölge savunma açısından ağzın öteki bölgelerine göre daha zayıftır ve buraya fırça girmesi olanaksızdır. Bu nedenle günde en az 1 kez diş ipi ile diş aralarını temizleyiniz.
Yemekten sonra diş fırçalayamayacak durumda iseniz, bir miktar peynir yiyerek, ağızda oluşacak asit düzeyini dengeleyebilirsiniz. Çünkü yemeklerden hemen sonra yiyecekler parçalanarak, şeker ve asit açığa çıkmaktadır.
Diş eti kanamaları ve diş eti iltihapları için bitkiler
250 ml kaynar su içerisine 2-3 çay kaşığı papatya kurusu atılır ve 10 dakika demlenmesi için beklenir. Hazırlanan bu papatya çayı süzülerek kullanıma hazır hale getirilir. Bu papatya çayı ile yemeklerden sonra gargara yapmak diş etlerine iyi gelir.
Dişeti iltihapları ve kanamaları için bir diğer faydalı bitki ise nanedir. Nanenin dişeti çürümelerine sebep olan organizmalarla savaşma özelliği vardır. 250 ml kaynar suya 2 çay kaşığı kadar kuru nane atılıp demlenmesi için beklenir. Bu nane çayını isterseniz içebilir ya da gargara yapabilirsiniz. Ayrıca taze nane yemek de diş eti hastalıklarına iyi gelir.
Diş kanamalaarı önemlidir.. 

Dişlerinizi Beyazlatmanın Sağlıklı Yolları Desek?


Bunu çok seveceksiniz.. Parlak beyaz bir gülümseme fikri hoşuma gidiyor, tabii ki sadece kozmetik nedenlerden dolayı değil.
Sağlıklı diş ve dişetleri, sağlıklı bedene sahip olmamızın da göstergesidir. Ağzımız tüm bedenimizin sağlığını gösteren pencere gibidir. Birçok hastalıktan doğru bir ağız bakımıyla korunabiliriz.
Diş beyazlatmanın sadece toksik kimyasallar veya lazer ışınlarıyla yapılabildiği sanılır. Ama biraz araştırmadan sonra, daha parlak, beyaz ve sağlıklı gülümseme için doğal yollar olduğu bilinir.
1. Kabartma tozu -Karbonat
Haftada bir ağzınızı çalkalarken karbonatlı su kullanın. Rengini açacaktır.
Bu gayet kolaydır. Bir tabak içinde karbonatı banyoda bulundurun. Normal macunla biraz fırçaladıktan sonra fırçanızı karbonata batırıp, fırçalamaya devam edin. Bu uygulamayı bir hafta yapıp bir hafta ara verin. Aşırı kullanmak minesine zarar verebilir.
2. Ağzı Yağlamak
Bu eski Ayurvedik tedavi yöntemi birçok soruna iyi geldiği gibi, ağız sağlığınız için de faydalıdır. Dişlerinizi beyazlatıp, sağlıklı pembe dişetlerine kavuşmanızı sağlayacaktır. Sabah rutinine eklemek oldukça kolaydır.
Diş beyazlatma yanı sıra, detoks için de faydalıdır. 1 çay kaşığı ,Hindistan cevizi yağını ağzınızda 15 dakika tutun. Daha sonra tükürün. Sonrasında ağzınızı çalkalayıp dişlerinizi fırçalayabilirsiniz. Her gün yapabilirsiniz.
3. Çilek
Kırmızı renklerine rağmen, dişlerinizi beyazlatmaya yardımcıdır. Çileklerde doğal malik asit bulunur bu da lekeleri temizlemeye yardımcıdır. . İçerdiği C vitamini de plakları temizler.
4. Yemek Yedikten Sonra Ağzınızı Durulayın
Bu özellikle koyu renkli içecek tüketenler veya parlak renklendirilmiş besinler tüketenler için çok önemlidir. Yaban mersini bulunan içecekler dişlerinize kahve, çay kadar zarar verebilir. Bu nedenle içtikten sonra ağzınızı suyla çalkalamanız önemlidir. Eğer bu mümkün olmuyorsa su içmenizi tavsiye ederiz.
5. Elektrikli diş fırçası
En iyi güzellik yatırımı elektrikli diş fırçası: Kendiniz fırçalarken yapamayacağını kadar plakları ve lekeleri yok eder.


Diş Taşları mı?!

Diş taşı bakteri plağının tükürük içindeki ve ağız ortamındaki çeşitli maddelerle birleşmesi sonucu oluşan sert bir tabakadır. Diş fırçalamayla yok edilemeyecek kadar sert bir tabakadır. Ancak profesyonel diş taşı temizleme işlemi ile giderilebilir.
Dişeti iltihabı, hemen hemen herkeste oluşabilen ve hastaların kanayacak diye fırçalamaktan bile korktuğu dişeti hastalığının ilk aşaması olan rahatsızlıktır. Dişeti şişkin, parlak, kırmızı ve kanamaya eğilimlidir.
Ağız kokusu olabilir. Bu aşamada hastalık profesyonel diş taşı temizliği ve özenli ağız bakımı ile kolayca tedavi edilebilir düzeydedir. Ancak ihmal edilirse diş taşı içeriğindeki bakteriler ve bunların ürünleri daha derin tabakaları da etkilemeye başlar.
Zamanla, diş ile kemik arasındaki bağlantı lifleri de etkilenir ve dişlerde sallanma, buna bağlı kapanış bozuklukları ve aralanmalar ortaya çıkar. Giderek dişeti çekilir, destek kemiğin yıkımını takiben dişeti cebi oluşur. Cebin içine dolan ve temizlenemeyen yiyecek artıkları ile mikroplar, ağız kokusunu daha da arttırır. Dişlerin arasındaki bölgelerden iltihap akıntısı, ağızda kötü bir tat duygusu, yiyeceklerin tadını alamama durumu ve şiddetli koku hissedilir. Dişeti hastalığı, yetişkinlerde diş çekiminin en önemli nedenlerinden biridir.
Sigaranın yanı sıra kahve, çay ve şarabın da dişlerinizde renklenmeye yol açacağını unutmayınız.
6 ay- 1 yılda bir diş hekiminize giderek profesyonel diş temizliğinizi yaptırınız.
Günümüzde ultrasonik cihazlarla çok hızlı ve etkili dişeti tedavisi yapılabilmektedir. Düzenli kontrollerde ağız sağlığı ile ilgili sorunlar başlangıç aşamasında saptanır. Ne kadar geç kalınırsa, uygulanacak tedavinin süresi, maliyeti ve zorluğunun artacağını unutmayınız.
Diş eti iltihapları ve kanamaları için nane faydalı bitkilerden biridir. Nanenin diş eti çürümelerine sebep olan organizmalarla savaşma özelliği vardır. 250 ml kaynar suya 2 çay kaşığı kadar kuru nane atılıp demlenmesi için beklenir. Bu nane çayını isterseniz içebilir ya da gargara yapabilirsiniz. Ayrıca taze nane yemek de diş eti hastalıklarına iyi gelir. Gerçekten iyi gelir..!


Bembeyaz Dişler İstiyorsanız!

İnci gibi dişler için...
Beyaz dişler ve ışıltılı bir gülümsemeye sahip olmak herkesin isteğidir. Ancak çay ve sigara gibi dış etkenler, dişlerin beyazlığını kaybetmesine neden olmaktadır.
Aşağıdaki besinler diş beyazlatıyor:
• Çilek: Güzel tadı ve hoş kokusu ile bilinen bu meyve, dişler üzerinde leke oluşumunu engellemektedir. Ancak çileğin içerisindeki asit ve şekerin diş minesine zarar vermemesi için, tüketildikten sonra su içilmeli veya ağız çalkalanmalıdır.
•  Portakal: Bu meyvenin kabuğunun içinden doğal diş macununu elde edilebilmektedir. Haftada bir kaç defa uygulanması fayda sağlar.
•  Elma sirkesi ve limon suyu: Beyazlatmada faydalı olan bu doğal ürünler sık kullanıldıklarında diş minesine zarar verip, çürük oluşumunun hızlanmasına yol açabilir. Bu nedenle dikkatli kullanılmalıdır. En sağlıklı beyazlatıcı ürünler ise doğal lifli ürünlerdir. Dişleri leke yapan bakterilerden temizleyip ağız ve diş sağlığında önemli rol oynar. Bunlar elma, havuç, karnabahar ve armut olarak sayılabilir.
Dişleri güçlü tutmak için…
•  Süt: Çene kemiklerini güçlendirip, dişeti hastalığından korur. Kalsiyum açısından çok önemlidir.
•  Somon balığı: Çocuklarda diş gelişimine çok yardımcı olan bu besin, D vitamini ve kalsiyum açısından zengindir.
•  Portakal ve turunçgiller: C vitamini içeriği yüksek olan bu besinler; dişin sert tabakasını güçlendirir, dişleri asitlere karşı korur, dişeti iltihabını önler, bağ dokusunu güçlendirir, diş etlerinin sağlıklı kalmasını sağlar.
•  Çilek: Doğal diş beyazlatan bu ürün, C vitamini açısından zengin olup diş eti sağlığını korur.
•  Su: Ağız içindeki yıkayıcı etkisi tartışılmazdır ve tükürük seviyesini yüksek tutar.
•  Brokoli: Antioksidan özelliği ile değil, dişleri asitten koruyucu özelliğiyle bilinir. Diş minesi üzerinde koruma kalkanı oluşturur.
•  Portakal ve ananas: Diş minesini korumanın yanı sıra, tükürük salgısı üzerinde olumlu yönde etkiye sahiptir.
•  Susam tohumu: Dişlerdeki bakteri plak oluşumunu azaltır ve buna bağlı olarak diş eti sağlığı için çok önemlidir taşır.
•  Badem ve kuru meyveler: Ağızda temizleyici etkiye sahip olup, diş üzerindeki plak oluşumunu azaltır. Diş eti sağlığı açısından çok önemlidir.
•  Adaçayı: Bu doğal ürün ile diş fırçalamak ve gargara yapmak, ağız sağlığı açısından çok önemlidir.
Arzederiz Efendim.. ;) 

Dişetlerini Seven Besinler!


Beş önemlimiz! 

Yediğiniz yiyecekler dişeti sağlığını etkiler. İşte sağlıklı dişetleri için 5 önemli besin!
*Az yağlı süt ve süt ürünleri diş ve dişeti sağlığı için oldukça önemlidir. Her gün süt ürünleri tüketen kişilerin %40 daha az dişeti hastalığına yakalandığı belirlenmiştir.
*C vitamini kolajen üretimini arttırır. Zararlı serbest radikallere karşı dişetlerini korur. Narenciyelerde yoğun miktarda C vitamini bulunur.
*Yeşil çayın pek çok faydası olduğunu biliyorsunuz, karteksin denilen bir madde içeren yeşil çay, ağızdaki bakteri miktarını azaltır.Diş ve dişetlerini koruyacak bir besindir çünkü antioksidan içerir ve ağızdaki kötü bakterileri öldürür. Güzel bir gülümseme için yardımcı maddeler içerir.
*Dişlere şeker oldukça zarar verir. Şekersiz sakızların dişlere ve dişetlerine oldukça faydası vardır. Diş temizliği yapar ve tükürük üretmenize yardımcı olur.